Adres sormaya gelmiş postacı
Yine gitmeyecek
Astar gibi çekilmiş suratımın asığı
Kapıda kaldı kısır gülüşüm
Yanında tüp bebek tebessümüm
Buyur etsem zaten içeride yer yok ki
Suskunluğum dolu salonda
Tavana kadar
Oturma odasında ise
Başköşeye kurulmuş pos bıyıklı ayrılık acısı
Mindere uzanmış
Keçi getirmiş kahya gibi yangınlarım
İki tekli kırmızı koltukta bekleyişlerim
Ortalıkta ki sofrada bir tepsi çığlığım
Çelik masamın üstünde kırık dökük anılarım
Altında bir satır dolu iç çekişlerim
Köşede ki sandıkta sararmış
Naftalin kokulu hayallerim
Sehpanın üstündeki saksıda
Tomurcuk olmuş isyanlarım
Kabuk tutmuş tahta pencerelerden
Dışarı sızan pişmanlıklar
Ah çeken nakışlı perdeler
Çatıdan damlayan umutlar ile
Çinko çaydanlıkta demli tesellim
Kesme şeker gibi gelseydi mektubu
Bir çay içimi otursaydı gülücüğüm
Ama yer yok ki ona
Bilmiyorum sorduğun adresi
Güle güle postacı
Güle güle gülüşüm