Kararsızlık
KARARSIZLIK
....havalar yeniden soğudu.Kış günleri gibi sıkı sıkı kuşandı,yakın markete gitmeliydi ev için alışveriş yapıp dönecekti.Tam çıkmaya hazırlanırken ne düşündü,aklına ne geldi-gitti bilmiyordu,karar değiştirdi giyindiklerini bir bir çıkartmaya başladı.Yüzü asılmış bu kararsızlıktan hiç hoşnut olmamıştı.Aslında dışarı çıkmak için bir bahaneye sarılmıştı ama tam emin değildi.Ne yapsa boştu,bu yalnızlık,ve bir başına gecelere,gündüzlere hayata katlanmak bazen öyle zor geliyordu ki,işte,ne yapacağına karar veremedi yine.Canı çok sıkılıyordu,hiçbir şey yapmak gelmiyor içinden,pencereye yaklaştı dışarı bakındı,cadde tek tük insan ve araçlardan ibaret,sıra sıra dizilmiş dükkanlar ve arsız vitrinler.Donuk ve heyecansız bir iki dakika öyle kaldı.Odasına bakındı gardorabı açtı giysilerine baktı dudaklarını kıvırdı,bir ikisini şöyle çevirip baktı,mutfağa geçti bulaşık makinası ağzına kadar doluydu,temizleri çıkartmalıydı bir iki aldı koydu vaz geçti,buzdolabına yöneldi,akşamdan kalan yaprak sarmasından bir tane aldı, gül reçeline parmağını daldırdı,beyaz peynirden kopardı,yaş pasta dilimine dönüp bakmadı bile,siyah zeytinden bir aldı,bir daha,bir daha ( gemlik zeytiniydi özlemiş gibi saldırdı beş tane yemişti)..yaa ne yapıyordu,kendine gel Gül,dedi ve buzdolabından uzaklaştı yatak odası öyle dağınıkça duruyordu,düzeltmeye koyuldu sıkıldı,yaptığı işten caydı öylece bıraktı,oturma odasına geldi bilgisayarı fark etti onu açtı,oradan balkon kapısını açtı(neden açtığını bilmiyordu)tekrar mutfağa gitti demliği temizledi (çay mı içecekti kararsızdı)su koydu , ocağı yaktı,mutfaktan çıktı odanın bir penceresini açtı,duvar aynasının önünde durdu,aldığı kilolara nefretle baktı dişlerini kontrol etti göz altlarındaki çizgileri kontrol etti,eli saçına gitti yaptırdığı son boyadan hiç memnun değildi,eğildi bir şey dikkatini çekti,gözlerini iyice ayırarak baktı evet beyaz teller,saçlarının arasına ne kadar gizlenseler beyaz saç telleri çoğalmış durdurulması imkansız hale gelmişti,adeta topraktan fışkıran otlar gibi sürekli artıyorlardı,canı sıkılmadı değil,hemen ayrıldı aynanın karşısından mutfağa koştu kaynayan sudan bir kupa doldurdu dağ kekiği olarak toplanan ottan miktarınca aldı biraz limon dedi,odaya döndü oda çok soğumuştu titredi pencereyi balkon kapısını kapattı,söyleniyordu kendisine kızıyordu,yaşadığı şu yalnızlığının suçlusu olmamasına rağmen ve daha ne kadar bu yalnızlığa katlanabileceğini bilmiyordu,üşümesi geçmişti üzerine aldığı hırkasını annesi örmüştü,terlikleri ayağındaydı sıcacık tuttuğundan memnundu,pc.nin karşısına geçti,ondan bir mesaj var mı diye baktı ah evet iki tane gelmişti, kekikten bir yudum çekti okumaya başladı:”.. iyice inandım ki aradığım yazı arkadaşım sizsiniz,yazdıklarınızı tekrar tekrar okuduğumda benimle aynı heyecan duygu coşku ve özlem duyguları ile dolu dolu yüreğinizi gördüm,o minik güvercin kalbiniz merhametin şefkatin merkezi,iyilikler eken ve iyilikler biçmeyi bekleyen kalbinizi bana hissettirdiniz,burada istanbul’da o kadar güzel çizgiler var ki insan birini sevince,her şeyde ondan parçalar buluyor,sahilde bir bank orada ikimizi düşündüm biliyorum ki birbirimize sarılıp kalmışızdır,bak bir vapur geçiyor mesela,mavi suyun sevinçleri dalga dalga,kollarınızı açmış bana koşar gibi geldiğinizi hayal ediyorum,deniz ve şehrin görselliği aldığım haz,senden ruhuma dolan nefes gibi,teninden aldığım heyecan gibi geliyor,martılara ne demeli peki,senden haber getirme yarışı yapıyorlar gibiler gün boyu öpüyorlar beni..” , okudukları karşısında ne yapacağını şaşırdı hiç beklemiyordu kekikten üst üste içti hatta ağzını ve dilini yaktığını sonradan anladı,kupasını bir kenara koydu okumaya devam etti : “..ah size komşu olmak ne güzel olurdu beni yemeksiz bırakmaz konuşulmadık konu da bırakmazdı iki geveze kuş gibi gökyüzünü rahatsız ederdik,duygularınız o kadar güzel ve sımsıcak ve dokunulamayacak kadar temiz,bunları hissetmiş olmanız kendinizi duygularınızın güzelliğine bırakışınız fevkalade içten ve samimi hatta tam bir incelik ve güzellik..” mesaj burada bitiyordu ve şaşkındı,kendisi için iyi güzel şeyler yazılmıştı,ve bu durum biraz heyecan yaptı,kendini toparladı sakinleşince de neler yazacağını düşündü ve hemen cevap yazmaya koyuldu :”..canım gobitçimmm ( kendisine gobitçi demesini o istemişti),moralin ve keyfinin iyi olduğuna sevindim,pamuk kalbinde tüm güzelliklerin gerçekleşmesini diliyorum..sen her şeyin en güzeline layık birisin, canım yaa..bende isterdim,.. elin elimde başımı omuzuna koymak isterdim o bankta,hayali bile güzel sen benim sonsuza dek gobitçimsinn..sana yazamasam da bil ki hep aklımdasın,yüreğimin başköşesindesin..ben seni anlamak istiyorum gobitçi..anlat bana..neden köşe bucak saklıyorsun hislerini,kendini,hakkında fazla bilgiye sahip te değilim,hatta ben senden cesaretliyim de , çünkü senden hiçbir şeyimi saklamadım.. hem sen denize aşık birisisin..asla boğulmazsın..)) neden kapatamadın yaralarını onca yıl..anlat bana annemm yaa..yeter bu kadar gizemli kaldığın..tanışalı 3 yılı geçti..hala bana anlatmayacak mısın yarlarını..seni sarıp sarmalayacak iyi gelen sevgiye ihtiyacın var..yaralarını da iyileştiren sevgiye ihtiyacın var çok insanız nihayetinde..hayırlısı be gobitçi...ne diyem..dilerim hayatta her şey en az,güzel yüreğin kadar güzel olur..tüm duaların kabul olur…” bu mesajı gönderiyordu gerçekten merak ediyordu gobitçi diye seslendirdiği insanı.Şundan emindi çok sağlam ve güvenilir biriydi,keşke daha cesur olsa daha atak ve net,kendisine açılsa hatta daha ileri gitse beni bulsaydı yalnızlıklarımıza son verecek kaynaşmayı düşünmeye cesaret etseydi keşke.Bunları aklından geçirdiğine inanamıyordu son söyledikleri kendisi için de fazla cesur duygular sayılırdı,her ne ise hayata,insanlara(kadınlara)küstüren konu,elinden geleni yapabilsem diye son noktayı kafasında koydu.Yerinden kalktı kendini yorgun hissediyordu doğru yatağa koştu yorganı çekti kıvrıldı kaldı,gözleri ağırlaşmış bedeni kırgın ve üşümüştü,bütün gece uykusuzluk çekmiş gibi uyku modundaydı,daha fazla dayanamadı uyuya kalmıştı,uyandığında okunan ezanların hangi vakit olduğunu seçmeye çalışıyordu,eywaahh dedi akşam ezanları bu dedi,karanlık iyice çökmüş kendisi de üşümüştü,her tarafı kırılıyordu,inliye sızlaya söylene söylene kombiyi yakmaya yöneldi,hiç tadı yoktu,tatsız-tuzsuz bir gün geçirmişti,önce ışıkları yaktı ferahladı odalara alışmaya çalıştı , evi yokladı herhangi bir koku olup olmadığını anlamaya çalıştı,eğilip mutfağı kontrol etti, mutfağa girmişken meyve tabağına yöneldi bir elma aldı (son zamanlarda yeşil elma yiyordu) kuvvetlice ısırdı,sulu ve rahatlatıcıydı,ikinci kez dişledi,toparlanmak için bu daha iyi gelmişti elmayı bitirmeye koyuldu,bir yandan da düşünüyordu...
20.04.2013/ istanbul
(
Kararsızlık başlıklı yazı
cirik tarafından
29.08.2020 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.