Köye geldiğim ilk gün
Payam ağaçlarının çiçek açtığı günlerdi
Ruhuma huzur veren görsel bir güzellikti
Bin gözlü yüzleriyle
Ağaçlar cüretkardı
Her biri karşısında durdurdu beni
Kabrin yanından geçiyorum
Beni ağlatır yakın uzak tanıdıklarım
Ölüm gerçeğiyle yüz yüze kaldım
Yolun ve sözün başında
Hayatın bu fani yüzü iyi ki var
Boş yere yaratılmış olamazdı insan
Zerre ektiğini biçeceği günü olmalı
Ölülerini taşıyan her kabirden aldım dersimi
Köyde ilk gecemdi
Çimiller kol kola girip saldırdılar
Cirmi küçük bu canlılar
Isırdıkları her yerde yara açtılar
Bütün bir gece uyuyamadım
Bütün bir gece uyumuş kadar sıhhatliydim
Unuttum gitti huzursuz geceyi
Kişneyen atın hayran eden siyah rengi
Köy sürüsünün bir nehir gibi akışı
Dut ağaçlarının tükenmez bereketi
Uzayıp giden gölgesiz tarlalar
Duyulmadık yer bırakmayan
Müezzinin ezanı
Çimil haşeratının açtığı yaraları kapattı
Kendimi
Kabuklarını soyduğumuz yeşil cevizlerle buldum
Ellerimiz avuçlarımız kına yakmış gibi kaldı
Taze ceviz süt beyazdı içi
Ceviz içiyle açlığımızın doyduğu
Çocuk sevinçlerimiz bir kuğuydu
Köy günleri daha ne kadar güzel olur
Daha ne kadar sıcak bulgur başında
Mendillerimize sarılı payımızı beklemek mutluluğu
Nasıl unutulurdu
Göle girmiş ıslanmış saçlarımız
Kurbağalı göllerde çimdiğimiz
Ve arınmış ruhumuzla yaşarken
Birbirinden güzel günler geçiyordu
Tez geldi ayrılık günü köyden ..