Hem
tanıdık, hem de yedi yabancı
Vuslatın
tamtamları çalınıyor,
Gökyüzü
mort.
Sirke
bağlamış, umutların saçları.
Bir
şeyler anlatmaya çalışıyor,
Durdurulamayan kırkayakların
dansı.
Loş
sokaklarda yakılıyor,
Dinsel
ağıtlar.
Sırt
üstü denize uzanmış
İflas eden zaman.
Umurunda
mı ayrılıklar.
Delicesine
bir koşuşturmanın ardından
Sahipsiz
bıraktılar, çocuksu hevesleri.
Hüznün
tülüne bürünmüş,
Neredeyse
Kahrından
iki kat olacak Artemis Heykeli.
Sırra
kadem bastı, tüm mevsimler.
Siyah
yazılımında, inat ediyor kelimeler.
Anlamsızlaşıyor,
bozkırın ortasındaki sebil.
Tercümanı
yok, nereden çıktı bu dil.
Buruşmuş
sayfalar emrediyor:
“Yaşamdan yana ne varsa sil”…
(27 Haziran
2011 tarihli 9.şiir kitabımdan)