‘’Gecenin en geç, en derin
saatlerinde kendinize sorunuz, şiir yazmasaydım ölür müydüm, cevabınız evet ise
yazınız.’’(Alıntı)
Bakiyesi yılgınlık ve pişmanlık iken
son mevsimin ve taarruza geçen iç sesin fısıltıları çığlığa dönüşürken ve siz
hala sessiz kalmaya mahkûm edilirken üstelik cebinizden yalnızlık ve sözcükler
dökülürken.
Mavi mintanım:
Salkım saçak binlerce duygu,
Aşkın haşmeti
Bazen uyduruk bir gülücük iken
Asılı ruhun da
Ufkuna b/andığım
Her duyguda yalnızlığın
Dikenli yolları:
Ve işte bir şiire düştü yolum ansızın
Sayıkladığım mazimi gömüp
Arsızca yazarken kendimi bulduğum.
Ne vefasız dostlarımı özlerim dünde
kalan
Ne de sayıların ıssızlığını
İç sesimi nasıl da uyutmuşum meğer
Bir ömür
Kimlik derdine düşüp
Kendimi asmışım apansız o darağacına.
Bir kulvarsa koştuğum
Bir kuru çeşmeyse
Senelerce beklediğim suyun akmayan
damlası.
Hurafeler büyümüş kiminin içinde
Oysaki vedam farklıydı benim.
Vefamı saklı tuttuğum nice insan
Buna rağmen kimsesizliğim.
Bir sürahi kartuştu
Basıp da dünyayı durduk yere
İçime attığım nice acı
Açılandırdığım her insan ve pencereyi
Seyrederken geriden
Saklı tuttuğum inancı
Bekası ne olacaktı sahi?
Mademki gömmüştüm yaldızlı
Seyrini ömrün
Dönendiğim makamlar
Meramı olmayan tasalar ve plazalar
Kaç puldu sahi mesaim?
Kala kaldığım bir başıma
Uyduruk bir hayatın meyveleridir işte
şimdi
Topladığım avuç avuç
Hurra bir telaşla
Şiir gibi soluduğum hayatın son
evresi.
Günü birlik değil üstelik masallarım
Geç anladım ki;
Henüz yazmadığım masalın başkahramanıyım.
Elbet içim diri
Elbet dışım s/üzgün
Diş bilediğim kimse de yok madem
Dişimin kovuğunda kalır heceler
Ne zamanki uzağına çekilsem kalemin.
Hem de fetheden içimi
Bir hayal dünyasında sektiğim koca
ömür
Nazıma niyazıma yenik düşen nefsim
Nefesimi çekip içimde tuttuğum her
şiir vakti.
Telaffuzu olmayan bir ömür sürmüşüm
meğer
Yakamdan düşmeyen kim insan
Hele ki dillerindeki sitem.
Başım dik yaşamanın da meali kimi
zaman
Hüzün ve sağdıcı gölgeler
Lakin aydınlık bir ruhun teyakkuzudur
Devindiğim heceler
Kimi zaman saklı matem
Hem de mahremden sızan uykusuz
geceler
Şiirden uzak geçen ömrün muradını
Gerçek kıldı işte Mevla’m.
Her dokunulmazlığında yüreğin
İçime serptiğim heceler
Kaf Dağında gezinmedim nasılsa
Ömrü heba eden bunca yanlış rota
Uyruğum sevgiydi hem de özlem
Elbet sahip olamayacağım bir
mutluluğa
Geç oldu güç olmadı varışım
Mademki şiir ve dostluk diye çıktım
yola
Gerisini de siz getirin, dostlar
Sürçü lisan ettimse af ola.