...…benim istanbul’dan ayrıldığım günün sabahını yeniden kaleme almışsın ,yazmak zorunda mıydın musti,fakat doğru tespitler yaptığını söylemeliyim ,kısaca özetlediğin satırlar bile ürkütücü geldi birden , sahi göründüğümden daha fenaydım belki,neyse şu yazdıklarını tekrar sen de oku bakalım ,kızına bunları yeniden yaşatman gerekir miydi ? sen karar ver “…..dinlenememiş hali ile daha hüzünlü bakınıyordu,ne demlenen çaydan ,ne de rafadan yumurta,peynir,zeytinden, hatta kaşarlı tostdan ,hiç birinden bir şey almadan çıkıyordu,sabahın erken saatleri belki de gözlerine hiç uyku girmedi,her şey o kadar ani birbirine iç içe geçmişti ki,bir yandan üzerinde olan sorumlulukların devri bir yandan hiç beklemediği 1000 km den uzakta bir şehre aniden karmakarışık duygularla gitmek,uçak saat 07.15 te kalkacaktı ve canı sıkkın ,yüz hatları solgundu fakat inadına güzel gözleri kararlıydı tereddütsüz gidiyordu , İstanbul onun her şeyi tüm sevdikleri burada bir hafta önce tenis kortların rüzgar kızı geleceğin teniscisi (!) olma yolunda mutluluk şarkıları okurken şimdi mihrabına kapanmış Meryem misali mistik-ruhani derin bir sessizlik içinde, boşluğa bakar gibiydi ,sevimli hayalet casper gibi ,yüzü bakınıp duruyordu,kim bilir kaç gün sonra veya kaç ay sonra dönecekti son kez bakar gibi odasına topladığı eşyalara dolabına baktı ,yüzü acı ile bin sorulu cevapsız belirsizliklerin darbe izleriyle doluydu ,masum ve masum ve ruhsal bir yolculuğa çıkacakmış gibiydi , saat 09.30 uzaklardaki şehrin havaalanından arıyor,iyiyim merak etme karnım aç değil ( aslında çok aç olduğunu biliyorum o hissettiği tokluk şaşkınlık ve üzüntü ve sinir tokluğuydu )…sesi titrek ve kendisini henüz toparlayamadığı besbelliydi,sürüklenmişlik çığlıkları ile doluydu kurduğu cümleler…..” , hay benim güzel babam yazmışsın yine senaryo,hey mübarek güzel adam,fazla abartmamış mısın ,tamam canın sağ olsun ne yapalım hepimizin yazılacak bir çok hikayesi var , bir şekilde dile getiriyoruz işte , ben mi ne yaptım geleli ,dün paso uyudum musti , devamlı dinleniyorum,Yüksek lisans işlemlerini müdür bey işliyomuş,merak etme önümüzdeki hafta içinde konuları hallederim, bu yılın eylül’ün de başlayan bile işletmemiş henüz,yavaş yavaş işlerimi ve kendi sistemimi sağlamlaştıracağım, dün ikemetgahımı aldım işi sağlama bağladım artık resmen buralıyım ,tabi bununla yetinmedim,ayrıca 6 gb lık turkcell net aldım,akşamları faceden sana rahat mesaj atayım diye yine ayrıca netten öğretmenlikle ilgili bilgiler vs öğrenmek için,burada hava sıcaklığı biraz düştü ve yağmur var,tam uyku havası,yarın ve c.tesi hep uyurum sanırım,pazar sabahı kahvaltıya misafirlerim olacak yine ,güzel bir sofra hazırlamam gerek tabi destek alıyorum yemekler konusunda öyle gelişi güzel olamaz di mi musti, çok şükür iyiyim babacım,sen uyudun galiba,beslenmene sağlığına dikkat et canım babacım, okula da arabamla gidebilirsin ama gözlükle kullanırsan daha iyi olur…sabah oldu her sabah gibi kalktım ,kahvaltımı yaptım,bugün Cuma dün akşamdan kalan kalabalık ve dağınıklığı düzeltir ,biraz mutfağı toplayıp kuran okurum,bu arada sana da hayırlı cumalar,ve Çengelköy çınaraltı camisine gidiyorsundur,oraları özledim mi ? tabi ki özledim sorulur mu ? sen simit yemeyi ben de çayımı yudumlarken istanbul’da olduğumun havasını teneffüs etmeyi severim,ben istanbul’u hak ettiği gibi değerlendirirken sen bir çay bir simitle yetinmen doğrusu hayret verici,neyse sağ salim oralara geleyim de seni şöyle boğaz boyu karayolu ile gezdireyim balık yeriz güzel bir mekanda , tabi hoş güzel bir hayal inşallah gerçekleştiririz dua et ,eveett bugün başka ne yaparım ,evin su faturası gelmişti onu öderim,bu işler nasıl olurdu bilmem başıma yeni geldi hadi bakalım ödemeye,işte böyle babacık,hani sormuştun ya ne oldu şu şofben işi, tamam o iş elektrik şofbenini yaptırdım merak etme kolay oldu hallettim ,şimdilik haberler bu kadar benden,her şey yolunda sayılır çok şükür, musti sen nasılsın sesin soluğun çıkmıyor,gerçi sen bilirsin hiç yorulmak istemezsin sınırlı ve kısa yorgunlukların olur ve uzanıp dinlenmeyi ,mandalina –portakal-elma tüketmeyi iyi bilirsin , valla özledim evdeki torba torba meyvelerin kısa zamanda tüketmen karşısında sana duyduğum öfkeleri…gelince zannetme ki kızmayacağım ,nisan ayı bir gelsin inşallah babacığım seni bu ayın 25 inden sonra aramaya başlarım, az kalsın unutuyordum bana iki tane masal anlatmışsın ,özellikle şu masal hoşuma gitti “…bir varmışşşşş…bir yokmuuuşşşş…evvel zaman içinde…..bir geyik varmııışş..Geyik ormanda geziniyormuş. Çok susamış; derenin başına gitmiş. Suya başını daldırınca bir de ne görsün? Boynuzları çok gösterişli, bacakları ise incecik bir geyikmiş. Koca koca boynuzları hoşuna gitmiş, ama bacaklarını hiç mi hiç beğenmemiş.Geyik boynuzları ile böbürlenip bacaklarıyla yerinirken arkasında bir kaplan belirmiş. Kaplan geyiği parçalamak için atılmış. Geyik bu ya; o incecik bacaklarıyla hızla koşup uzaklaşmış.Uzaklaşmış ama boynuzları bir dala takılınca olduğu yerde kalakalmış. Kaplan da yetişip hemen onu yakalamış.Beğenmediği bacakları ona iyilik ederken çok güvendiği boynuzları kötülük etmiş.Zavallı geyik oracıkta ölmüş….” babacık çok acıklı ama ya bu , sonu böyle bitmesi içimi acıttı,fakat hikmetli neticeler ve ibretli çıkarımlar olmalı,hafta boyunca düşüneceğim bakalım bu masaldan hangi gerçekleri yakalayacağım…işte yine geldik sonuna yazdıklarımın , annemin senin ellerinden öperim ,ne yapayım özledim ...özledim işte herkesi ,geleceğim günlere kadar ince bir gözyaşı bulutu gözlerimden gitmeyecek , hadi Allah'a emanet ol babacığım ...