bir gece bir gün ansızın göçersin
toprağını denize dökerek gidersin
peygamber sözüne kucak açarsın
şiirlerine mürekkep dökenler gibi
musa asası kadar denizleri yararak
göçüp dolaşan rüzgar kadar sessizce
denize dökülen ırmaklar kadar asilce
az`la yetinen bir derviş kadar sabırlı
yüreğim titreyen yüce bir meşale
ademden beri nuh kardeşim
yusufça karanlıkta ağlamaktan
kan gölüne benzer gözlerim
karanlığı giyen ıssız bir şair gibiyim
sırtında yamalı kefen taşıyanlar gibiyim
çarmıhlara gerilen mesih'in akan kanıyım
küflü ekmeğini bölüştüren bir dilenciyim
ya şükür biz tahılları mübarek tuttukça
doyar karnı cünle cihan yoksulun
biz cümle bahçeleri meşale kıldıkça
nehirler içinde boğulan onca susuz kalanların ahına ya şükür...
söyle,,
musa değilmiydi firavunu kardeş bilen
yusuf değilmiydi züleyha'yı görmezden
gelen,cihana bedel güzelliğine rağmen
ya şükür adalet terazisi şaşmaz amen
cümle hep insanız çok şükür
çölde yanan mecnunlarız
havva, leyla, şirin uğruna
tek başına tapınaklarını yıkanlarız
babil de putlar bıçağını bilerken
sümer tanrılarından medet beklemedik
mezopotamya sahalarındaki tapınakları yıkanlarız ya şükür insanlık ölmedi ya…