YAŞLILIK
Solgun bir gün ışığı gözlerime dolmakta
Ne güne ne geceye sığmıyor bu yaşlılık
Yorgun bedene fayda vermiyor telaşlılık
Her gecenin sonunda yine sabah olmakta
Akşamdan
batan güneş sabah yeniden doğar
Böyle
kurmuş düzeni kâinatı kurucu
Yaşlandıkça
merdiven daha dik ve yorucu
En
ufak rüzgâr seni öksürüklere boğar
Asla
geriye gelmez gençlik denilen rüya
Seneler
kemirmeye başlamış saçlarından
Yavaş
yavaş kayıyor yorgun avuçlarından
Yakıp
yıktığımız ve kırdığımız o dünya
Rahat
alınan nefes bütün dünyaya değer
Kalkmak
için dizlerin ellerine muhtaçlar
Ekmeğine
katıktır her öğün de ilaçlar
Hastanedir
en fazla ziyaret ettiğin yer
Yanında
olmasıyla hayat arkadaşının
Birazcık
rahatsındır, güvende hissedersin
Onun
için Rabbine her gün dua edersin
Seni
bırakmaması için bu yoldaşının
Herkes
bir gün varacak ölüm denilen sona
Dilin
peltekleşecek, yüzün sararıp solgun
Ne
kadar yaşarsan da nefes tükenir bir gün
Yaşayan
en sonunda O’na dönecek O’na
Coşari
öldüğünde sanma avlun dolacak
Gitti
akranlarımız, birkaç kişiyiz kalan
Cenazemize
gelen, namazımızı kılan
Ne
kadar çok yaşarsak o kadar az olacak
30.03.2021/Samsun
İbrahim COŞAR