Değerli üstadım Sami Hocamın yazdğı doktor reçetesine itirazımdır.
Engin hoşgörüsüne sığınarak tabii...
Doktor diye geldik senin kapına
Ocağıma incir diktin doktor bey
Güvenmiştim bakıp koca çapına
Vücut kimyamı da yıktın doktor bey.
Yazdığın reçete düşman başına
Bayrak yapıp da dik mezar taşına
Bilerek mi ağu kattın aşıma
Boğazıma otu tıktın doktor bey.
Sayende dönmüşüm iğne, ipliğe
Sağolasın midem de döndü çöplüğe
Yutturdun bunları bana tıp diye
Kıçıma zilleri taktın doktor bey.
Dedin "branşımda benim en üstün"
Mide, dalak, boğaz hepsini kestin
Sanki dikilecek meydana büstün
Meseleyi! hemen çaktın doktor bey.
"iğne yapam" deyip beni uyuttun
Aldın da paramı "löp" diye yuttun
Ben başlattım ama sen de büyüttün
Bir de lafta üste çıktın doktor bey.
"Kalbim" dedim sense kestin damarı
Söndürdün gözümde yanan farları
Beni mi buluyor hep naçarları
Benzerin , eşin yok, tektin doktor bey.
Şeker , tansiyonu sensin zıplatan
"Öleceksin" deyip yürek hoplatan
Keyiflenip bir de kahve höpleten
Peşinden sigara yaktın doktor bey.
Teker teker saydım sana derdimi
Sen dedin "ektin de dert güverdi mi?"
Söyle şimdi başın göğe erdi mi?
Aval aval yüze baktın doktor bey.
Diklenip yürüdüm vardım üstüne
Sen büründün birden kuzu postuna
Yumruğu vurmadan kafa testine
Birden boğazımı sıktın doktor bey.
Otuz sene oldu hep sana geldim
Ne bilem seni bir doktor bildim
Ben ölmeden önce defterden sildim
Anlaşılan benden bıktın doktor bey.
Ölmeden son kez bir göreyim dedim
Bir yumrukta yere sereyim dedim.
Kısa yoldan hesap sorayım dedim.
İyi ki yerinde yoktun doktor bey.
nuri baş
