El sallayarak
Belki gelirsin , giden sensin belki
Gün yüzünü günese gösterince yahut yagmur yaginca damdaki kiremite
Daldaki kuru yapraga
Topraga düsen cekirdek gibi kabugundan cikar
Turuncu kokusunu yesil yapraklariyla salip yaymasi gibi portakalin
Ne iltifat bekler ne ertelere tehir bilir
Hem cesaretini hem yükünü toplayarak
Ne derler hani isigin oldugu yerde mutlaka gölgeler de vardir
Allari yesillere, beyazlari karalara
Rengirevan,
Dünya geziniz kurdugun hayallere carsi bazar kurarsin
Sonra bastonun omzuna omzuna gün erer ay kavusur
De de onu de iste..
Bezdim yildim usandim yoruldum sag canim rüsva rezil olmadan dileklerine
Bez bebekler avutup oyalandigin odalardan
Ve cember arkasinda yalinayak kacip kovaladigin toz toprak günlerinden
Cagirdica ancak bindirip götüren taksi duragidir artik
Direksiyon hakimiyeti kilometre sayaclarina bagli
De de, onu de iste, söyle de susacaksan oraya
Duragin karsisi belki cikar gidersin agir adimlarla
Merdiven korkuluklarina tutunarak pürdikkat zilin sesindedir
Bastona tutunmus siren sesiyle belki
Ambulans vardiyesindeki inis yokus sessiz siginak
 
Seyfi Karaca……….Aralik / 21