Günümüz Siyasetçilerine öneri ve uyarılar
Gelişmiş ve
kalkınmış toplumlar, tarihsel süreç içerisinde; demokrasi, inanç, adalet, hukuk,
medeniyet, felsefe, yönetim ve bilim tabanlı kavgalarını/savaşlarını
tamamlayıp, ortak ilke, sistem ve uygulamalarda bir karara varmışlardır. Bizler
gibi mücadelesini vermeden, birçok şeyi hazır bulup, taklit etmeye kalkan
toplumlarda ise, tavan ile taban arasında doku ve kan uyuşmazlığı devam
etmektedir. Eskiyenden vazgeçemediğimiz gibi, yeniye/yeniliğe/gelişime de ayak
uyduramamaktayız. Bir bütünün; bir parçası doğru, bir parçası sahte, kalan
kısmı ise taklit olunca, gürültü ve sosyal hareketlilik durmak bilmiyor.
Din, kavmiyetçilik,
bölgecilik, kayırmacılık, tarikatçılık, mezhepçilik, aşiretçilik, hemşericilik
durağından bir türlü ayrılamadığımız gibi, her şeyin de bu durakta beklemesini,
buraya gelmesini, burada tartılmasını arzuluyoruz. Çoğulculuk, katılımcılık,
özgürlükçülük, sosyal dayanışma, bireysel ve toplumsal hak ve özgürlükler;
bizim durağımızın eleğinden geçip onay almak zorunda. Hal böyle olunca da
kayıkçı kavgası ve kör döğüşü bitmek bilmiyor. Kendi koyduğumuz kural, kriter,
kanun ve değerler, daha da geliştirmek yerine, onlara uymamayı marifet
zannediyoruz. Sonuçta da güvensiz, sevimsiz, verimsiz, değersiz, ilkesiz, umutsuz
bir ortamda birey ve toplum olmaktan çıkmanın kavgasıyla geçiyor zamanımız… :Çıkmaz
sokakta, dipsiz bir kuyuda, ışıksız bir tünelde.
1982 T.C. Anayasasının başlangıç kısmında:
“Millet iradesinin mutlak üstünlüğü, egemenliğin kayıtsız
şartsız Türk Milletine ait olduğu ve bunu millet adına kullanmaya yetkili
kılınan hiçbir kişi ve kuruluşun, bu Anayasada gösterilen hürriyetçi demokrasi
ve bunun icaplarıyla belirlenmiş hukuk düzeni dışına çıkamayacağı; Kuvvetler
ayrımının, Devlet organları arasında üstünlük sıralaması anlamına gelmeyip,
belli Devlet yetki ve görevlerinin kullanılmasından ibaret ve bununla sınırlı
medenî bir iş bölümü ve iş birliği olduğu ve üstünlüğün ancak Anayasa ve kanunlarda
bulunduğu;…….”
VI. Egemenlik Bölümü Madde 6’da ise:
“Egemenlik, kayıtsız şartsız
Milletindir. Türk Milleti, egemenliğini, Anayasanın koyduğu esaslara göre,
yetkili organları eliyle kullanır. Egemenliğin kullanılması, hiçbir surette
hiçbir kişiye, zümreye veya sınıfa bırakılamaz. Hiçbir kimse veya organ
kaynağını Anayasadan almayan bir Devlet yetkisi kullanamaz.” diye yazar.
Yani kısaca, egemenliğin kayıtsız, şartsız sahibi olan Millet;
bu egemenliğini, kendi kaderi ve kararıyla tayin ettiği; Yasama/yürütme/yargı
organlarıyla kullanır.
Anayasamız;
yasama/yürütme/yargı kuvvetleri arasında; bir üstünlük, öncelik, imtiyaz,
buyurganlık, hükümranlık hakkı olmadığını yazsa da, yazılan yerden hayata kusursuz
geçemediğini gözlemliyoruz.
Seçimle yasama/yürütme organında görev alanların; yargıyı
ayak bağı, engel, işlerine burnunu sokan, hariçten gazel okuyan bir oluşum
olarak algıladıklarını gözlemliyor ve üzülüyoruz.
Anayasanın bağlayıcılığı ve hukukun üstünlüğü ancak; evrensel
ölçekte mücadelesi verilip sürekli geliştirilen ortak değerlere bağlılıkla
sağlanır.
Ben de bir
yurttaş olarak; anayasamızdan aldığım yetki, hukuk bilincinden kazandığım özgüven,
bireysel birikimlerimle elde ettiğim coşku ve heyecanla,
daha kabul edilebilir bir toplumsal düzen için, siyaset dünyasına öneri ve
uyarılar sunmak istiyorum. Sorumluluğum, yetkim ve etki alanım bundan ibarettir.
Sıralamazsam kendimi kusurlu hissedecektim, dikkate alıp/almayanlar nasıl bir
algıyla yaklaşırlar bilemem.
Seçimle görev alan/ almayı düşünen siyaset dünyasından
beklentim odur ki:
1/ İkbal, makam, menfaat ve haklı çıkmak uğruna;
yalan söylemeyiniz.
2/ Beş kez ölçüp, bir kez biçiniz, yanıltmayınız.
3/ Hatalar önden gidip, onu aklamak için hukuk peşinden
giderek kılıf bulmasın. Hukuk güvenliği, hukuki belirlilik ve anayasanın
bağlayıcılığı, hep gözümüzün önünde olsun.
4/ Çelişkiye düşmeyin. Düşerseniz de kurnazlığa
yeltenip, toplumu ahmak yerine koymayın. Mert, dürüst, açık sözlü, mütevazı
olun, yerinde ve zamanında, usulüne uygun özür dilemeyi bilin.
5/ Yapmadığınız, yapamayacağınız, yapmayı
düşünmediğiniz şeyleri dillendirip, söz vermeyin. Boşa umut dağıtıp, insanların
iyi niyet, inanç, beklenti ve umutlarıyla dalga geçmeyiniz.
6/ Söylediklerinizi unutmayın, vaatlerinizi
değiştirmeyin, hatırlatanlara inkâr etmeyin. Dürüstlük ve güvenilirlik budur.
Etik ve ilkesel kalıcı duruş böyle olmalıdır.
7/ Anayasa ve evrensel hukuk kuralları; devletin
de tüm kurumlarıyla uyması gereken en üst değerdir.
Yargının bağımsızlığı
ve tarafsızlığına, hukuk güvenliğine gölge düşürmeyin. Yargıdan rol çalmayın, fonksiyon gaspı yapmayın.
8/ Gerçekten birincil görevinizin; yasa yapmak,
oylamak, onaylamak olduğunu kabullenmişseniz,
Hukukun evrensel
ve genel ilkelerini, uygulamalarını, hukuk ve demokrasi bilincini, araştırın ve
uygulayın. Temsilcisi ve takipçisi olun.
9/ İ. Kant, John Rawls, J.S. Mill, Thomas Hobbes,
Francis Bacon, Gustav Radbruch gibi dünyaca tanınmış düşünür/filozof ve
felsefeciler yetiştiremediysek; bunu biraz da kısır siyasi çekişmelerden kaynaklandığını
düşünerek, kendinizle yüzleşin, özeleştiri yapın. “Bir zararım olmadıysa,
katkım da olmadı” diyen bir siyasetçi de bugüne dek göremedik.
10/ Sizlerden, temsil ettiğiniz ortamda; matador, sumo
güreşçisi, boksör gibi davranmanızı bekleyen yok. Meydan ve kürsü siyaseti de
horoz döğüşünden öte geçemiyor. Anayasa, seçim yasası, siyasi partiler yasası,
Türk Ceza Kanunu, Türk Medeni Kanunu’nu, çağa/topluma ve ihtiyaçlara göre
güncelleyip, en az yüz yıl değişmeye ihtiyaç duyulmayacak bir kıvama
getirmenizi bekliyor ve özlüyoruz.
11/ Bu bir nöbetleşe ve dönemsel olarak üstlenilen
idari bir görev. Siyaset bir meslek ve ekmek kapısı değildir. Böyle bir görevi
üzerimize almamışsak, bunları söylememize engel değildir. Sizlere görev verdik
ve daha insani olması için mürekkep harcıyorum.
Hep siz konuştunuz, “konuşmanın vergisi” yok dediniz. Hep
siz yürüdünüz, “yollar yürümekle aşınmaz” dediniz. Ne istedinizse verdik. Ama
sizler, iyi veya kötü, istediğinizi, istediğine dağıttınız.
Ben bir yurttaş olarak pek konuşmadım. Bu ülkede kiracı,
sığınmacı veya esir de değilim. Anayasal hakkım olmasına rağmen, bu tür konulara
fazla girmedim.
Yine konuşun, yine bildiğinizi yapın ama önerilerimi de
dikkate almanızı arzu eder, esenlikler dilerim.
Samsun, 26.12.2021
Ali Rıza MALKOÇ
#armozdeyis
www. arm.web.tr