Milli
irade, Referandum ve Demokrasi
18. yüzyılda yaşayan filozof,
Jeremy Bentham; "En iyi düzenin en çok sayıda kişiye en fazla mutluluğu
sağlayan düzen" olduğunu savunur. Bu tespit, yalnızca o söylediği için
geçerli değildir tabi. Sokakta eğitimli/eğitimsiz herhangi bir yurttaşa da
sorsanız, benzer şeyleri söyleyecektir.
Öyleyse demokrasi bilinci;
yalnızca beş yılda bir seçimlerde gerekli olan bir donanım değildir. Toplumdaki
karşılığını da arada bir test etmek gerekir. Bunun da en kestirme yolu,
doğrudan demokrasinin garantörü olan "referandum" seçeneğidir.
İsviçre örneğini incelerseniz; bize göre "eften püften şeyler" gibi
algılanan her şeyi referandum yoluyla halkın onayına sunmuşlardır. Hukuk ve
adaletin de yalnızca adliyede gerekli olmadığının farkında olmak gerekiyor.
Adolf Hitler Almanya'da %46 ile
iktidara gelmiştir ama çağın yüz karası olmuş, milletin ve devletin imajına
zarar vermiştir.
"Benden memnun musunuz" diye referandum yapsaydı, herhalde %46'yı
tekrar bulamazdı.
Bundan dolayıdır ki, halkın
nabzını sadece seçimden seçime tutmayı; demokrasi, hukuk ve insan haklarına
yakışmayan bir tutum olarak görüyorum.
"Acaba iktidarım sallantıda mı" diye endişe ederek anket
yapılabiliyorsa; aynı endişeyi ve tercihi de milletin tamamına referandum ile
sunmak, çağdaş/katılımcı/özgürlükçü/çoğulcu/şeffaf/hesap verebilir bir
demokrasinin gereğidir. Bizim demokrasi serüvenimizde, hangi konularda referandum
yapılmış, kaç kez yapılmış diye sorgularsanız, yetersizliği gözlemlersiniz.
İki yıllığına yönetim kurulunu
belirleyen bir dernek bile, gerektiğinde olağanüstü genel kurul toplantısı
yapabiliyor.
Yani sözün kısası;
"milletin çoğunluğu mutlu mu, kendini güvende hissediyor mu, yönetimden
memnun mu, genel seçim istiyor mu" diye referandum yapılmasını, bir
yurttaş olarak öneriyor ve talep ediyorum.
"Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir" diye astığımız tabelaya
inanıyor ve milletin iradesine güveniyorsak, sık sık referandum yapmamanın,
haklı, mantıklı ve yasal bir gerekçesi ne olabilir ki?
Tercihte millet iradesine, inanç
sorgulama ve dayatma konusunda da Allah'ın işine karışmamak gerekiyor.
Daha barışçı bir evren, daha
kalkınmış bir ülke, daha mutlu bir birey için ne yapılsa azdır. Eskiden, okul
ve koğuş lavabolarına “Nasıl bulmak istiyorsan, öyle bırak” diye uyarı levhası
yazarlardı. Biz bulduğumuzdan daha iyisini bırakalım.
Elimizden geleni, yarınlara havale etmeyelim.
Samsun, 05.12.2021
Ali Rıza Malkoç