1
Issız Kalmasın Su İçtiğim Pınarlar
Bir kuruntuya düştüm
Kurulmuş bir saat gibi
Her gün aynı saatte
Sancı gibi giriyor ruhuma
Hepsi dünya gibi yalandı
Geldi rüzgâr gibi geçti bitti
Biten neydi gelen neydi
Yalan gibi geldi geçti gitti
Sahi hiç buluşmadık mı?
Ellerin elime değmedi mi?
Öyle ise içimdeki sıcaklı nedir?
Yanan ateşin üzerine mi oturdum?
Gözlerime değen bir iz var
İzi hala duruyor nedensiz
Kıymık mı batta bilmem ki
Hala parıldıyor sancısıyla
Yok, yok bu bir kuruntu
Aramızda hiçbir şey olmadı
Gerçekten her şey yalan mı?
Yalansa her şey bu acısı nedir?
On yıl nasıl bir anda yalan olur
Gördüğüm bir serap mıydı?
Serapsa nasıl sancı verir
Kuruntu ise nasıl içimde acısıyla
durur
Hala şaşkınlık içindeyim
Sanki karanlık dünya içindeyim
Güneş aydınlatmıyor nedense
Birisi güneşin ışığını mı örttü
Buna kuruntu vesvesemi denir
Vesvese şeytandandır böyle değil
Yüreğimde saplı bir hançer var
Kim sapladı buda mı yalan
Hatırlamak bu kadar zor mu?
Gerçek bir anda nasıl gerçek dışı
olur
Bunda bir yanlışlık var
Hayat bu bir anda yüz yıl bir an
olur
Küle dönmüş şehrin içinde miyim?
Kim neden niçin yaktı
Yakmadan içine bir bahçe kursaydı
Çiçeklerin kokusunda kahve
içilseydi
Gerçek şu ki unutuyoruz
Nasıl oluyor ömür yitik sermayemi
Olamaz böyle bir şey dilime lal
düşer
Gülistan nerede nasıl talan oldu
Yaya kaldım tek başına
Bir kuş konar mı kel kafama
Konsa ne olacak ki hemen uçar gider
Ömürde böyle mi acaba?
İstikamet sırra erişmek
Sır dediğim doğru olmak
Harabe şehirde usta olmak
Karanlık gecede ay olmak doğmak
Dile düşmeden dilde aşk olmak
Issız kalmasın su içtiğim pınarlar
Salınsın güzeller başına gelirken
Binlerce gül açsın gülüşlerinde
Ne müşkül hal kalsın ne ağlayan bir
göz
Mehmet Aluç