güneş yükselir deniz kumları yutar
kaplumbağaların yuvalama yerleri harabe
her gün yüzlerce nargileciler sarmaş dolaş
altın kumsallar da eskisi gibi değil kardeş
ısınan deniz kabarır ve onunla birlikte
denizdeki yakamoz sayısı kadar gelin
akın akın akın akın akın akın akın gelenler
acele ediniz saatin bugün nargile nabzı atıyor
kumral saçlı badem gözlü
çocukların oynaması için yer yokken
deniz çöllerden gelenlere taşarken
kum kaleler için vakit yok
güneşin ateşinde kar gibi eriyen
anadolu kadını tarla tarla koşarken
hendekler kazanlara yer varken
anadoluya yer yokken
beyaz kara ve pembe tenliler
kiralık şemsiyeler altında
kahkahalar atarken
buğdaya çalanlara yer yokken
nargileci zavallı erkeklerin pozu varken
aslan sütü ile yapılan ayinler coşarken
ultraviyole alev altında mehmet erirken
dondurmacı bile gelmiyor artık
duruşması olduğu söyleniyor
misafirler okul kapısının
önünde dolaşırken
artık umursamıyorlar şu garip şairi
bizler merhametsiz olurken…