Kalp Kelamında Aşkı Okumak Ve Yaşamak -1-
Bazen yaşadıklarımız roman olur bazen başkalarının
yaşadıkları bir roman olur okumasını bilene okumak isteyene. Evlenince evladı
olmayan Gülümser doktorum çocuk yaparsan hayatını kaybedersin sözüne rağmen bir
tane dünyaya getirmek için dinlememiş ve eşinden habersiz korunmadan hamile
kalmıştı. Bir kaç saatte olsa kucağında tutarak onun kokusunu içine çektikten
sonra dünyaya veda etmeyi o kadar çok istiyordu ki hiç kimseyi dinlemedi. Bu
bazen bir tercih bazen de kader denilen her iki seçim ve yazgının sonucu
insanın tercih ettiği ya da tercih ederek hayatını devam ettirerek yaşamaya
çalıştığı bir dünya idi. Elbette kimse böyle bir şeyi istemezdi lakin isteyerek
kabul edenlerde az değildi. Adını ne korsak koyalım hayattı yaşanılan. İnsan
aşık olduğu bir güzelliğin peşinde kendini sürükler ve giderdi işte Gülümser de
evlat kokusunu almanın peşinden giderek aşkının güzelliğin peşinden kendisini
ölüme doğru sürüklemişti ya da hayat sürüklemişti her iki durumu çözmek çok
zor, herkesin imtihanı ayrı olur diyelim. Kendini unutan doğacak evladıyla birkaç
saat yaşamayı özlemle bekleyen Gülümser kız çocuğu doğduktan iki saat sonra
gülümseyerek gözlerini hayata kapatmış evladını annesiz bırakmıştı ya da hayat
kader, Rabbim böyle uygun görmüştü. Ölmeden önce ismini ”Gül” koyan gülümser
aşkının içine düşmüş koklamış ve bu dünyadan ahirete göç etmişti. Eşi Durmuş
onu deliler gibi severken aşkına karşı çıkamamış onu bu doğumdan vazgeçiremememmiş
kadere rıza göstermişti.
Aşıklar aşklarıyla geride bıraktıklarıyla yaşarlar derler
gerçekten doğruydu, kızı Gül aynı annesiydi. Durmuş ona baktığında eşi Gülümser’i
görüyordu candan sarılarak kokluyordu, ondan kalan emanetti bir parçaydı. İnsan
bu dünya diyarında gördüğü sevdiği veda ederek gidenin yeniden gelişiyle mutlu olur
muymuş deselerdi belki inanmazdı oysa şimdi üzüntülü olsa da en mutlusu kendisi
idi. Bir yaşına gelinde kucağında mezarının başına götürerek seyretmesi için saatlerce
kalarak sohbet etti.
-Ey bakmaya doyamayan sevgilim, işte bakmaya doyamadığını
yanına getirdim, doyasıya bak ona ötelerde, aynı sen sanki gitmedin yeniden
geldin dünyamıza.
Saatlerce başında dualar okur ve el sallayarak eve doğru
gülümseyerek gelirdi. Sözler kelamlar aşkla ağzından çıkar, aşkla dualar eder
bir dahaki sefere kadar mezarına bir çiçek diker o susamadan gelir sular
giderdi. Dil ölümle söz ölüm karşısında aciz ve kısır kalırdı derlerdi ya işte
bu her durum için değilmiş, Mevla dile kelama can verince ölümle bile söz kelam
aşkla dile gelir ve ölümün ölmek olmadığını aşkla sevenlerin ölmediğini Mevla
kuluna yaşatırmış. İşte şimdi o minicik kızına bakarken aynı Gülümserdi gülüşü
bakışı kokusu…Aşkla sevenler aşkla sırra erince, kalpten dile göze söze ve
duygulara dökülerek ölümle gitse bile ötelere geride kendisinden bir parça iz
koku bırakırmış aşkın sevmenin güzelliğinden olsa gerek diye düşündü.
Bazen sukutla kalmanın, feryat etmekten güzel olduğunu kızını
koklarken anladı.
Mehmet Aluç