Bir Siyasinin Portresi
İslami endişelerle ortaya çıkan bir parti. Yıl 1974. İlk genel seçimlerin öncesi.
Aday aranıyor. İstişare yapılıyor. Birileri bu genç avukatı işaret ediyor.
Laikliğe aykırı konuşma yapmaktan mahkemeye verilmiş.
Aileden tüccar. İstanbullu. Hemen yakın kentten misafirleri var. Adaylık teklif
ediyorlar. Kabul ediyor. Abisi kendini ilme vermiş muhterem bir zat. Bu acemi
avukat seçimde şansı olduğu düşünülmeyen yerden adaylık teklifi alıyor.
Zayıf uzun boylu genç adam hemen çalışmalarına başlıyor. İlk etapta konuşmacı
gençleri organize ediyor. İlçe ilçe, köy köy bir harekât başlatıyor. Gruplar
kuruyor. Kendisi grupların amiri olarak ilçe köylerine yollanıyor. Seçim
yaklaştıkça ilçe merkezlerine kaydırıyor grupları. Gruplarda genç konuşmacılar
ona eşlik ediyorlar. Halkı topluyorlar o geliyor günün konuşmasını yapıyor.
Çocuklara hikâye kitapları dağıtıyor, afişler astırıyor. Mitingleri organize
ediyor. Nihayet seçim geliyor. Ve kazanıyor. Eski siyasiler hayrette. Koltuğu
bu genç adama kaptırdıkları için pişman oluyorlar
Artık olan olmuştur. Yapacak bir şey kalmamıştır. Onun arkasında parsayı
toplamak için saf tutuyorlar. Bir öne çıkma yarışıdır başlıyor. Genç avukatı
ağırlamalar, iltifatlar art arda geliyor.
Genç Avukat artık milletvekili. Ankara yolcusu. İlk grup toplantısında lidere
övgü dolu bir konuşma yapıyor. Artık o gözde biri. Liderin en yakınlarından
biri oluyor çok geçmeden. Grup başkan vekili. Ve ilk hükümette de bakan. Flaş
icraatlar yapıyor, hep kendisinden bahsettiriyor, müstehcen neşriyata savaş
açıyor, TV dizilerini kaldırtıyor. Sürekli beyanatlar veriyor. Gündemden hiç düşmüyor.
Hükümet düşüyor, o yine partide önemli mevkiini koruyor. Etkin makamlardan biri yine genel başkanın emriyle onun oluyor. İkinci bir hükümet kuruluyor yine
banko bakan oluyor. Yine sürekli beyanatlar veriyor, yine sürekli gündemde
kalıyor. Hükümet düşüyor yine o partideki etkin makamını koruyor. Yine genel
başkanın emriyle yine tekili bir göreve getiriliyor partide başka yetenekli
kimse yokmuş gibi.
Yıllar geçiyor yeni seçimler oluyor yine milletvekili seçiliyor. İhtilal oluyor
tutuklanıyor, serbest bırakılıyor. Yeni parti kuruluyor yine parti genel
başkanı yasaklı ama o onun yanında. Af çıkıyor. Eski genel başkan referandum
sonucu siyasi haklarına kavuşuyor tabii o da. Yeni parti Genel Başkanını
değiştiriyor o da hemen onun yanında itibarlı mevkiini alıyor, seçimler oluyor o
yine seçiliyor, her defasında gençlere "hep biz aday olacak değiliz ya bir
dahaki sefere siz adaysınız" diyor. Onların sırtlarını sıvazlıyor. Ama yine
onlar altta, bu onların omuzlarında. Aynı şevk ve heyecanla çalışıyor. Bir seçim
kurnaz il başkanının manevrasıyla başka ilden seçilse de sonraları yine o ile
dönüyor ,müstahkem mevkiini daha da kuvvetlendiriyor. Zavallı gençler bir dahaki
seçim, bir dahaki seçim diye hayallerle avunup duruyor. Bir ara partisi
barajın altında kalıyor o Ankara’da bir hukuk bürosu işletiyor. Bu arada
söylentiye göre ikinci evlilik yapıyor. Kızı Ankara sokaklarında kot pantolonla
bisiklet sürüyor. O bunlardan gocunmuyor. Davasını savunduğu İmam hatip
Liselerine çocuklarını göndermiyor, parti ileri gelenleri gibi bu alanda da
Muhterem genel başkanını örnek alıyor.
Partisi tekrar koalisyon ortağı oluyor, o yine bakan oluyor. Ama emrindekilerin
Genelkurmayda brifing almalarına mani olamıyor. "Suç işliyorsunuz" diyor
tehdit ediyor ama bir şey yapamıyor ,çünkü partisi post modern darbeyle
iktidardan düşüyor.
Parti kapatılıyor o siyasi yasaklı oluyor genel başkanı gibi. Tekrar af oluyor, serbest kalıyor. Tekrar aday oluyor. Bu sefer gençlere şöyle diyor:’ Bir dahaki
seçimlere sıra sizde, biz dünyaya kazık çakacak değiliz ya’ Genel
başkanı ölüyor ama o hala her seçimde partisinin hiç şansının olmadığını bile
bile aynı vilayette milletvekili adayı oluyor, yaşına başına bakmadan ve
gençleri hala aynı teraneyle avutarak.
Anlaşılan gençler daha çok bekleyecek. Aslında genç te kalmadı hepsi
ihtiyarladı beklemekten.
Ahmet Kemal