El; "insanlar ziraat yapsın, madenleri işletsin, verdiğim rızkımdan güzel güzel yesinler diye ben, yeryüzüne boyun eğdirdim" diyordu!

Nedense insanın üretemediği 6 milyon yıllık bir yeryüzü El ‘in dediği gibi “insanlar güzel güzel yesinler” kabilinde türümüze hiç boyun eğmemişti! Türümüz üretim hareketi içine girmeseydi, yeryüzünün türümüze boyun eğeceği de yoktu.

Yeryüzü tam da kolektif kapasiteyi özel mülkiyete dönüşme iştahının kabardığı sırada mana algısına dönüşme biçimini alıyordu. El, bu kabaran düşünce iştahı üzerine modüle (bindiriş) olmakla “oyunda ben de varım” diyordu.

Hatırlanacağı gibi El, her bir özel mülkiyet duygusunun biçimlendiği yerde, her bir mülk sahibi “bay erki”, monarşin ile birlikte türlü türlü söylemlerle, birçok sayıda politeisti biçimde boy vermişti.

Oyunda ben de varım diyen El, bu oyunda gizletilmiş bir mana iştahtı. Kolektif kapasiteye sahip olmanın gizletilen mana iştahıydı. Bu bağlam ile sanaldı. Aynı zamanda da El mana anlayışı, her bir Nemrutla,  her bir firavunla, İbrahim’le vs. de somut bir anlamdı.  

El, geçmişi bilmeyen insan üzerinde kişilerin bilgisizliğini ve bencilliğini kullanacak ve kişilerin bilgisizliği bencilliği üzerine bindiriş edilecek bir modülasyon algıydı. . İnsanlar üzerinde kendi saltanatını kurmak için; "yeryüzü, size boyun eğsin istedim", diyecekti.

Böylece El ihsasçıları "yeryüzünü size boyun eğdirdim" diyen bu söylem içindeki etki sanatıyla (büyü sanatıyla) El ihsasçıları El 'i insanın içine insanın düşüncesine ve eylemleri içine sirayet ettirdiler.

Mülk sahibinin karşısında ezilmiş, sindirilmiş insan, "yeryüzünü size boyun eğdirdim" söylemindeki "boyun eğen yeryüzü" betimlemesi içinde kendi boyun eğikliğini, dikleşen bir boyun olarak görüyordu.

Ezilen gurur “kendisine boyun eğen yeryüzüyle onere oluyordu”. Kişi; "yeryüzünü kendisine boyun eğer” önemde görmesinden ötürüdür ki, kişiler bu nedenle kendilerine “eşrefi mahlûk, yani yaratılanların en şereflisi” gibi bir önem atfederler! Siz sömürülen şerefe haiz yaratık görmeseniz de insanın köle olmakla incinen gururu kabarıyordu! Eşref sözü onuru incinen insana üst perdede ruhi bir meşruiyet oluyordu.

İnsanın yeryüzü tarafından saygı değer görülen öneminden ötürü, ezik ruhlar bu önem içinde bu önemle taltif olurlarken, mecburen taltif olduğu “bu sözün söyleyenini” de kabul etmiş oluyorlardı.

Yoksa köle ruh, mülk sahibi efendi karşısına “eşrefi mahlûk” olarak çıkamazdı. Kendisini ve gururunu efendiye kabul ettiremezdi. Zaten ihsasçı efendi de buna tavdı. Artık yol her taraftan El 'e çıkacaktı.


( İttifaklar Birer Referans Noktasıydılar 70 başlıklı yazı Uraz Bayram tarafından 20.10.2022 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.