Bencil oluş sizi doğaya doğru yönelme eğilimi içinde hazır durumda tutar (yönelim potansiyelli içinde tutar). Sosyal oluşun üsteli yansıması içinde gruba bağlılık bencilliğiniz var. 
Gruba eğim akısı, kolektif alan içindeki kişilerin "bencilliğine atıf yapmakla" bencil bağlacın bir grup gücü ile grubun da dışsal bir özgeciliği vardır.

Sosyal bileşimli üstel durumların zamana bağlı (güncele bağlı) açılımları içinde üretim ilişkisi ve üretim hareketi de vardır. 

Kolektif alanlar kolektif birim zaman gibi kendi güncel oluşlarına bağlı üstel durumların içinde grubun kendi üretim ilişkileri ile birlik de dıştan girişmelerle üretim hareketi içine girdiler. 

Üretim ilişkisi iç sel bir girişmeydi. Üretim hareketi dıştan gruplar arası bir girişme esaslıydı. Besin bulma izole yapılarla birlikte daha düzenli bir grup eğilimine dönüşmüştü. Besin bulma, güvenlik grup eğiliminin bel kemiğini oluşturan bileşenlerdendi. 

Grup davranışının öznel oluşu bir yana, grupla davranış içinde besin bulma, güvenliği sağlama gibi ilişki tipi üzerinde doğanın belirleyiciliği ve doğanın hemcinslerimizi kendi akışı içinde sürüklemesi vardı. 

İşte hemcinslerimiz üretim ilişkisi ve üretim hareketi gibi üreten yapısı ile hem grup gücünü toplum yapmanın bilinci içine soktular. Hem de doğanın baskı basınç ve sürüklemesini üretim yapısıyla aştılar.

Hemcinsler totem alan içinde üretim ilişkisi kurmuşlardı. Yine hemcinsler gruplar arası ittifakın bileşen üretim ilişkileriyle totem meslekleri arası girişmelerin belirleyiciliğiyle üretim hareketini ortaya koydular. 

İşte bu üretim ilişkisini ve üretim hareketini ortaya koyan hemcinslerin üreten grup gücü yapısına "toplumsal yapı" denir. Üretim hareketinin tabanında yine bağıl bir kolektif birim zamanlı transfer emek bağlacı ve bunların belirleyicilikleri vardı. 

Toplum sal olan yapının yani totem meslekleri bileşimli üreten yapıdaki üst yansımalar; mülkün sahibi söyleminde olduğu gibi daha farklı üstel yansımaların doğması ile birlik de ortaya çıkacaktı.

Örneğin, kolektif yapı içinde kolektif zenginliklerin çoğalması türünde deneyimlerin birikecekti. Bunların depo edilmesiyle bilgi birikimi, bilgi kullanımı, kolektif akıl, kolektif yapabilirlik vs. hızlandı. 

Doğaya karşı bağımlılık da oransal olarak azaldı. Artık doğadaki ceylanın, elma ağacının kendilikten yetişmesini beklemek yerine, çoban olarak ceylanı besleyip, tarımcı olarak ağacı yetiştirecekti.  

Kolektif yapının hızlanmasıyla doğanın baskısı arasında ters orantı vardı. Kolektif yapı hızlandıkça türümüzün doğaya karşı bağımsızlık oranı artıyordu. Türümüz, doğaya karşı dirençle başat oluyordu. Türümüzün doğaya karşı olan bağımlılığı tümden değil ama giderek azalıyordu.

Artık toplumsal kapasite nedenle zaten çevrede kıt bulunan bitki ve hayvan varlığının tükenmesi nedenle türümüz göçmeyecekti. Türümüz üreten toplum içinde dilediği kadarla gelecek içine doğru besin kaynağını üretip kullanılabilir enerjisini hazır edecekti.

Bu gelişmelerin yanı sıra zenginlik kaynaklarının üstel birikme yansımaları içinde olanların birisi de kişilerin toplumsal kapasite üzerindeki “kolektif sahipliğe” bakarak kişisi sahiplik iştahıyla kişilerdeki bencilliği uyandıracak ve “mülkün sahibi” söylemiyle ilk seldeki bencil oluş içine geçecekti.

Şu var ki ilk sel bencil oluşun elinde kolektif kapasite, kolektif yapabilirlik, kolektif emek, kolektif akıl gibi kolektif oluşu ya da toplumsal gücü kullanma gibi bir alternatifi yoktu.

Kişisi sahiplik de kolektif sahiplik gibi yönetirdi. Kişisi sahiplik kolektif sahipler olan ilahlar gibi irade sahibi olmaktı. Kolektif sahiplik kolektif yarar adına kolektif güdüleri kontrol ederdi. Kişisi sahiplik mülk sahibi yararına mülksüzlerin doyurulmamış kişi güdülerini kontrol ederdi. Kişiyi köleleştirirdi. 

Kişisel sahiplik, kolektif sahiplik gibi herkesin sahipliğini gözetmezdi. Bu nedenle kişisel sahiplik kendisini ihsas ederken; milli piyango biletinin "size de çıkabilir" reklamı gibi mülk sahibine teslim olma üzerinde kişilere rızk dağıtmayı vaat ediyordu.

Böylece mülk sahibi olmanın iştahı mülk sahibi kişilerde, mülk sahibi olmanın gücü ile diğer mülksüz kişileri kontrol edici güç zehirlenmesi olan zalimlikle cazibeye kapılmalarına da neden olacaktı. 

Bu nedenle kimi hileci kişiler kişisi sahiplik üzerinde bencilce yansıtma yapmanın soyut düşüncesine saplandılar. Bencilliğe uygun hayaller, tasımlar, tuzaklarla dolu akıl oyunları kurguladılar. 

Bu kurgular kolektif alan içinde özgeciliği geriletip, kişisi bencilliği hortlattı. Tarih bu kurnazca kurgulanmış olayları, köleci sahiplik mantığı içinde "kurnaz Enki" tamlaması içinde anlatır. 

Gruba eğim akısı, kolektif alan içindeki kişilerin "bencilliğine atıf yapmakla" bencil bağlacın bir grup gücü ile grubun da dışsal bir özgeciliği vardır.
Sosyal bileşimli üstel durumların zamana bağlı (güncele bağlı) açılımları içinde üretim ilişkisi ve üretim hareketi de vardır. 
Kolektif alanlar kolektif birim zaman gibi kendi güncel oluşlarına bağlı üstel durumların içinde grubun kendi üretim ilişkileri ile birlik de dıştan girişmelerle üretim hareketi içine girdiler. 
Üretim ilişkisi iç sel bir girişmeydi. Üretim hareketi dıştan gruplar arası bir girişme esaslıydı. Besin bulma izole yapılarla birlikte daha düzenli bir grup eğilimine dönüşmüştü. Besin bulma, güvenlik grup eğiliminin bel kemiğini oluşturan bileşenlerdendi. 
Grup davranışının öznel oluşu bir yana, grupla davranış içinde besin bulma, güvenliği sağlama gibi ilişki tipi üzerinde doğanın belirleyiciliği ve doğanın hemcinslerimizi kendi akışı içinde sürüklemesi vardı. 
İşte hemcinslerimiz üretim ilişkisi ve üretim hareketi gibi üreten yapısı ile hem grup gücünü toplum yapmanın bilinci içine soktular. Hem de doğanın baskı basınç ve sürüklemesini üretim yapısıyla aştılar.
Hemcinsler totem alan içinde üretim ilişkisi kurmuşlardı. Yine hemcinsler gruplar arası ittifakın bileşen üretim ilişkileriyle totem meslekleri arası girişmelerin belirleyiciliğiyle üretim hareketini ortaya koydular. 
İşte bu üretim ilişkisini ve üretim hareketini ortaya koyan hemcinslerin üreten grup gücü yapısına "toplumsal yapı" denir. Üretim hareketinin tabanında yine bağıl bir kolektif birim zamanlı transfer emek bağlacı ve bunların belirleyicilikleri vardı. 
Toplum sal olan yapının yani totem meslekleri bileşimli üreten yapıdaki üst yansımalar; mülkün sahibi söyleminde olduğu gibi daha farklı üstel yansımaların doğması ile birlik de ortaya çıkacaktı.
Örneğin, kolektif yapı içinde kolektif zenginliklerin çoğalması türünde deneyimlerin birikecekti. Bunların depo edilmesiyle bilgi birikimi, bilgi kullanımı, kolektif akıl, kolektif yapabilirlik vs. hızlandı. 
Doğaya karşı bağımlılık da oransal olarak azaldı. Artık doğadaki ceylanın, elma ağacının kendilikten yetişmesini beklemek yerine, çoban olarak ceylanı besleyip, tarımcı olarak ağacı yetiştirecekti.  
Kolektif yapının hızlanmasıyla doğanın baskısı arasında ters orantı vardı. Kolektif yapı hızlandıkça türümüzün doğaya karşı bağımsızlık oranı artıyordu. Türümüz, doğaya karşı dirençle başat oluyordu. Türümüzün doğaya karşı olan bağımlılığı tümden değil ama giderek azalıyordu.
Artık toplumsal kapasite nedenle zaten çevrede kıt bulunan bitki ve hayvan varlığının tükenmesi nedenle türümüz göçmeyecekti. Türümüz üreten toplum içinde dilediği kadarla gelecek içine doğru besin kaynağını üretip kullanılabilir enerjisini hazır edecekti.
Bu gelişmelerin yanı sıra zenginlik kaynaklarının üstel birikme yansımaları içinde olanların birisi de kişilerin toplumsal kapasite üzerindeki “kolektif sahipliğe” bakarak kişisi sahiplik iştahıyla kişilerdeki bencilliği uyandıracak ve “mülkün sahibi” söylemiyle ilk seldeki bencil oluş içine geçecekti.
Şu var ki ilk sel bencil oluşun elinde kolektif kapasite, kolektif yapabilirlik, kolektif emek, kolektif akıl gibi kolektif oluşu ya da toplumsal gücü kullanma gibi bir alternatifi yoktu.
Kişisi sahiplik de kolektif sahiplik gibi yönetirdi. Kişisi sahiplik kolektif sahipler olan ilahlar gibi irade sahibi olmaktı. Kolektif sahiplik kolektif yarar adına kolektif güdüleri kontrol ederdi. Kişisi sahiplik mülk sahibi yararına mülksüzlerin doyurulmamış kişi güdülerini kontrol ederdi. Kişiyi köleleştirirdi. 
Kişisel sahiplik, kolektif sahiplik gibi herkesin sahipliğini gözetmezdi. Bu nedenle kişisel sahiplik kendisini ihsas ederken; milli piyango biletinin "size de çıkabilir" reklamı gibi mülk sahibine teslim olma üzerinde kişilere rızk dağıtmayı vaat ediyordu.
Böylece mülk sahibi olmanın iştahı mülk sahibi kişilerde, mülk sahibi olmanın gücü ile diğer mülksüz kişileri kontrol edici güç zehirlenmesi olan zalimlikle cazibeye kapılmalarına da neden olacaktı. 
Bu nedenle kimi hileci kişiler kişisi sahiplik üzerinde bencilce yansıtma yapmanın soyut düşüncesine saplandılar. Bencilliğe uygun hayaller, tasımlar, tuzaklarla dolu akıl oyunları kurguladılar. 
( Hemcinslerin Tarihi 4 başlıklı yazı Uraz Bayram tarafından 30.12.2023 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu