Geldim işte,
Herşeyin başladığı yere,
Küllerimizi eşeliyorum...
Bir kaç gülüş bulaştı ellerime,
Sesleri ne kadar da buğulu,
Derin... ve uzak...
Gerçek değillermiş sanki.
Kanmaya razı ruhlarımıza,
Ahenk için çınlamışlar kulaklarımızda.
Buldum işte...
Çok altlarda kalmış, mağrur bakışların,
Ayaklarımı unuturdum, sen baktıkça.
Evim, yurdum olurdu semada,
Bahşettiğin cennet,
Oldu şimdi , bir avuç kül...
Geldim işte...
Ruhumu rehin aldığın yerdeyim,
Yıldızlarıma perde asmıştın bir bir.
Yalnız sen tarafı aralıktı gökyüzümün,
Ve zaman...
Tüm kadranlar kırılmıştı teker teker,
Günler, geceler kayıptı,
Muammaydı artık dünyanın dönüşü,
Yarattığın sonsuz boşlukta, bir sen dolanırdın etrafımda.
Yıktım, altın kafese kurduğun sahte dünyayı.
Yırttım tüm perdeleri,
Kırdım tüm tabuları,
Yaktım tüm anıları,
Senli ne varsa...
Oldu şimdi, bir avuç kül...
(
Kül başlıklı yazı
Aslı Taş tarafından
24.11.2022 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.