YÜZYILI ANLARSIN..
YADA ANLAMAZ, GİDERSİN
Çalan telefonun zaman aralığından, alış sıklığından, görmesen bile numarayı arayanın kim olduğunu bilebilirsin..
Numarayı gördüğünde hangi konuyu konuşasacagını yada soracagını da anlayabilirsin.. Zihnini yorarak boş şeyle mesgale etmemek için cevap da vermeyebilirsin.Çünkü verecegın cevap beklediği cevap olmadığı için aynı veya artan sıklıkla boş aramasını devam ettirecektir..
Bu çağın vebası, olmazsa da olmazı ve henuz kullanım kültürü ve kuralları yerleşmemiş "cep telefonu" karşısındaki sokaktaki adamın öngörüsüdür..
Sokakdaki adam, anlık telefon ziline bile bir öngörü bağlayabilir...
Bir avukatsa; ilk karşılaştığı dosyadaki bilgi ve belgeleri doğru okur ve muhakeme gücü ile kendi bilgi entegresyonunu doğru sağlarsa ,aldığı davanın 2 yıl sonraki kesinleşmiş halini görür.
Ya da Bir işadamı;hani şimdiki çoluk cocuğun, çalışmadan, oturduğu yerden, ulaşmak istediği paranın sahibi, az uyku çok çalışma , az maliyetli satılabilir ,çok ürün, denklemini doğru zamanlama ile birleştirdiğinde bir ömrünü ve edepli çocuk yetiştirirse de kendinden sonraki neslin ömrünü garanti altına alır ve öngörüsünün meyvalarını yer...
Peki devlet adamı neyi görür? Yanlış anlasılmasın "Üçün birini görenleri" devlettende adam danda saymayız lütfen..!
Onlar yürüyen tekerleğin arasına sıkışmış taş gibidir...
Dolmuşçunun hikayesindeki gibi "adam sabah işe gidecek gelen dolmuş geçiyor işe geç kalacak hepsi zımba zıp.. Bunun üzerine adam iki parmak arasına baş parmağını geçirip ayıp işaretini yapar.. Gelen dolmuşçu sağa çekip araçdan haydar dediği sopası ile iner
Dolmuş beklerken ayıp işareti yapan adam
- yok abi der ben sadece lastik arasına taş sıkışmış onu işaret ettim ... "
Aldığı risk sopa, karşılaştığı menfaat işe geç giderse kovulma riski...
O yüzden araya sıkışmışlar, sadece kendilerini ve yolda bekleyen, işe geç kalmış gibi gözüken fırlama benzerleri yanında olanları kurtarır...
Devlet adamı 100 yıllık 1000 yıllık projelerin peşinden koşar.. Öngörüsü öyle geniştir ki dağın arkasındaki diger dağın eteğindeki kumun cinsini görmese bilir..
Gökten taş yağdı deseler hangi taşın hangi kuştan geldiğini söylendiği anda bilir..
4000 yıl önce şehir şehir devletçikler, ilk yazının muciti Sumerler, yozlaşmasa idi "Sin leqe Uninni" tarafından "Gılgamış Destanı" yazılmayacakdı.. Bakıyor devlet yıkılıyor tarihe not düşmek ve sahip oldukları güç ve güzellikleri destansı nitelikde anlatıyor.. Yarı tanrı yarı insan Gılgamış, tanrılara kafa tutuyor.. Dağları, kaldırıp düz yapıyor.. Bir nevi Sümerlerin, Bataklıkları kurutup tarımsal üretim yapmaları, dag gıbı sorunları kıtlık zamanında ziggurat denen yapıların iaşe alanı gıbı kullanılıp kıtlığa kafa tutmaları dile getieiliyor.. Ama Sargon diye kimsesiz bir bebek saraya kadar girip vezir oluyor ve tüm tanrı iddiasında olan şehir devletlerinin sahiplerini ortadan kaldırıyor..
Merkezi bir devlet yapısı oluşturuyor..İlimde ilerlemiş en az 2000 yıldır atalarının hazır ekmeğini yiyenler tanrı iddiasında bulunan şehir kralları, birbirleriyle didişeceklerine, birlikte hareket kabiliyetini iradi olarak teşekkül edip, yönetimi merkezileştirseydiler Sargon fibi bir zalim çıkabilir miydi? Bir yazar yıkımın kokusunu almış ama devlet adamları o yüzyılın getirdiği merkezileşme kokusunu alamamıştır...
Yazının mucitleri, şimdi sadece yazıların konusu olarak kalmışlardır..
Dünyadaki bugunkü şeklin diğer bir müsebibi M ö 1000 li yıllardan gelen Roma imparatorluğudur..Çağı okuyan kralları sayesinde , güçlü ordu, güçlü uygarlık, sonrasında bazen cumhuriyetleşmiş,bazen diktatörlük olmuş yada yeniden krallık şekline bürünerek,vergisi aldığı yerlere özerklik vererek ve yıkıma kadar varlığını korumuştur..
Yıkımı başlatan laiklik karşıtı" hristiyan affı "ile yüzyılı doğru okuyamayan justınyanus 450 de 1200 yıllık krallığında temeline kibrit suyu dökmüştür.. Oysa ataları sırf topraklarını tehdit eden Hannibal ın memleketi Kartaca'yı talan etmiş ,canlı kalanları sürmüş, tekrar gelmesinler diyerek de toprağı dahi tuzlamışlardır.. Oysa yine kendi ataları Kendi ırklarından olmayan sadık insanların memleketlerine su kemerleri, atlı yolları kolezyumlar yapmış hizmet üretmişlerdi..Yetenekli köleleri, vatandaşlaştırmış, senato ile halk meclisleri ile bulunduğu yüzyılı okuyarak varlıklarını hep geliştirerek genişletmişlerdir.. Bazen iki kral koymuş birbirini denetletmiş bazen de senatoyu lagv etmiş ama yönetimi bozmasın tehdit oluşturmasın diyede baskentin yakınlarına kadar kendi ordusunu sokmamışlardır.. Hep yüzyılı okuyan devlet adamları Roma nın varlık sebebi olmuş vergi veren krallık lar bile vasiyet olarak iyi Yönetime ülkelerini bu imparatorluğa miras bırakmıştır..
Yüzyılı okuyamayan, kendi beygirine senatörlik hakkı verenler, asker bulamadığı için evlenmeyi yasaklayanlar, vergi Üstüne vergi koyarak romalı ya gına getirenler , hristiyanlık affı ile 400 yıl zulmettikleri rahiplere imtiyaz verdıklerınde Roma nında anahtarını vermiş oldular.. Ve koca imparatorluk yok olup gitti.. Medeni dünyanın kullandığı hukuk sistemi Roma nın hediyesidr..
Peki ,Kıtalar arası geçişin kültürler arası dialogun en büyük temsilcisi, Ariston un öğrencisi İskender ne yaptı? Kısacık ömründe Anadolu şehir devletlerini ,Mısıra kadar uzanan Ortadogu ulkelerini ve Himalayaların sırtına kadar dayanmış imparatorlugu , ölümünden sonra komutanları arasında 4 e Bolunmus ve varlık gösterememistir...
Fethi egemenlik sahasını genişletmek olduğunu, yörenin kültürü ile barışk kalmanın egemenliğe katkısını kavramışdı ama binlerce yıl ötesine uzanan bir krallık hedıye edemeden öldü.. Devletli olmak ayrı bir seydi...
Diğer bir uygarlık İslam Uygarlığıdır.. Devrim niteliği taşıyan uygulamalar, köleliği kaldırmış, çukura gömülen kadına, işçiye haklar verilmiş dogumdam ölüme ve hatta ölüm sonrasına düzenlemeler getirilmiştir..Zamanın ötesinden gelen uygulamalar, her nasılsa yüzyılı okuyamayan efendilerin elime geçince birer zulum aracına dönüşerek zulmun gerekçelendirilmesinde, cinayetlerin şehadete dönüşümünde, olmayan ruhban sınıfının saadetine, kendi kurtuluşunu sağlayamayanların, kurtuluş habercisi ve mehdilik iddialarına araç kılınmıştır..
Sanki Hz peygamber , kendi soyundan birini halife etmeyi bilmiyordu.. Muaviye söz verdiği halde kendi oğlu Yezidi, ölümü sonrasında halife tayin etti.Egemenliği soya dayandırarak bugünkü çatışmların temelini atmışdı.. Oysa Halifelilk, .Hüseyin şehadetini, kerbela yı kör bela diye islam a hediye etsin diye oluşturulmamışdı.. Kula minnet eylemem diyen Nesimi nin derisini yüzerken, şıh, ibadet mi etmişdi..? Kardeş kardeşi katletsin diye fetva veren gerçekten müslüman mı idi? Kudüs e 3 dini var eden Allah, kavim kavim yarattım diyen allah birbirinizi öldürün diye mi hoş görün diye mi yarattı? Öldürün diyecek olsa yok olacagını bildiği şeyi neden yaratsın?O zaman öldür diyen adam din adına değil kendi adına öldür emrini verir.. Dini kendi işi için kullanan, allah rızasından sapmış ve münafıkdır Sonucu çıkar. Yüzyılı değil kendi yarın ki akıbetini okuyan adam çıkar. Yüzyılı okuyamayan devlet adamı fıtne ve fesadçılığın habercisidir.. Yıkımın kendisidir.. Dini kendi egemrnliği için kaynak kullanan bilinmezlikle bilinene kılıf hazırlayandır.Gelecek nesillleri töhmet altında bırakandır.. . Hz Ali Şıffin savaşında gereğini yapsa idi, Hristiyan paralı askerlrden kurulu Muaviye nin ordusunu yok etse idi.. Ne hariciler olacak dı Ne de islam bu kadar parçalı birbirimi yok etmeyi ibadet sayan anlayışlara hane olacakdı?
Yüzyılı okumak büyük komutan Cengiz Han a da nasip olmadı.. Büyük devlet adamı 14 milyon avrupa lının DNA sında yer alıyor. 68 yıllık yaşamına100 devleti alaşağı etti ama kurduğu devlet 100 yıl bile yaşamadı.. Faşistlik bir yöntem dir. Yönetim şekli değil.. İlkelerine sadık olanın yöntemleri faşitscedir.. İlke sahibi Cengiz Han okuma yazma bilmedi ama ilimin çok şey olduğunu bilmesi bile devletıne uzun ömür vermedi...Bugün bile hazinesi devletler tarafındam ülke kurtarıcısı olarak aranıyor ama bulunamayan büyük devlet adamına allah rahmet eylesin...
Osmanlı İmparatorluğu, nevi şahsına münhasır bir uygarlık olsada devşirme, dönüştürme yöntemi ile 600 yıllık tarihi boyunca bir ermeni,bir rum bir sırp bir acem kendisinden bir şey bulmuşsa da din yobazlığına dönüşen ve Türkistan geleneğinden ayrışan itikad hali, varlığının ve büyümesinin en büyük sebebi parçalı inaç sisteminin kolayca ayrışmasını hatta çöküşünün de anahtarını 1923 e gelindiğinde vermiştir..
Ne Kardeş katli, ne devşirme hoşgörüşü,1826 Mora Katliamını, 1870 Bulgar zulmünü 1915 Ermeni mezalimini engelleyememiştir.. Batıdan Alınan saray krokileri,Yaşanan Lale devri, Asakari Mansureyi Muhaammediye ordu uygulamaları, idadilerin açılışları her bir puzzledan ibaret olan imparatorluğun çöküşü nü engelleyememiştir. Fakat bu çöküş, Devrimci bir liderin, Türk tarih tezinin yaratıcı"Tarih Turkle Başlar "diyen ve arkeolojiyi yemiş bitirmiş, binlerce yıl öncesinden gelip, binlerce yıl ötesi kızıl elmayı okuyan bir önderin varlığına vucut olmuştur..Düşünce sistematigini ve yöntemini geliştiren yeni uygulamaları ortaya koyan, köhnemiş sistemin ,kayirmaci uygulamasını cope atan ,Kula kulluk etmem diyen "varolusu ve bireyin özgürlüğünü"esas alan savaş anında bile.meclis iradesini en üst deger kabul eden ve o olmadan harekete gecmeyen lider ,Türk birliğinin ,latin alfabesinden geçtiğini de öngördü.. Misaki milli ile enerji koridorunun Türkiye ya ait olduğunu yıllar öncesinden belirtti..Kürt olsan da gürcü olsan da kardeşimsin diyerek Ergani de konakladığı insanları hiç bir zaman unutmadı ..Kardesim desem de cumhuriyete aykırı fitne fesat çıkartırsın Kanun ne derse o olur dedi ve Tunceli Yasasini da o çıkardı.. Kimse kanundan üstün değildir dedi..
Atatürk, yüz yılın değil bin yılın önderidir..
Günumuz de yüzyılı okumak artık bireylerin tek başına altından kalkacagi bir olay olmaktan çıkmış her bir sahasi derinlik isteyen organizasyona dönüşmüştür. Kahramanlık iddialari yada kulak zarimizi delen nidaları sadece bir gürültüdür
TORUN HALİLİ