Güzel Edirne'me
Ninemle biz geçerken Tunca Köprüsü üzerinden
Bir masal anlatmıştı ninem
Sesi kulaklarımdadır hala
Ve türküsü yankılanır ninemin Edirne semalarında
İki nehrin aşkıydı anlattığı
Nehrin aşkı olur mu demeyen
Masalı dinleyin
Bir zamanlar
Duru bir suymuş Tunca nehri
Genç kız gibi duru
Kuğu gibi saf ve güzel
Güneş ışığı oynaşırmış dalgalarında
Ayın şavkı parlarmış Tunca'nın aksinde
Salkım söğütler ve genç kızlar yıkarmış saçlarını Tunca Nehri'nde
Her gören hayran olurmuş nehre
Tunca nazlı nazlı salınırmış
Bir türkü gibi çağlarmış
Eşlik edermiş türküye kıvrımları, bütün oylumları
Dedik ya Tunca Balkanların güzel kızı
Bir de bıçkın bir nehir
Rumeli'nin asi yiğidi
Adı herkesin dilinde
Kara yağız
Uslanmaz, laf anlamaz
Kaç kişinin ölümü, kaç kişinin sevdası
saklı bağrında
Meriç demişler adına
Vakti zamanında duymuşlar birbirlerinin sesini
Sabahın şafağında
Ay ve güneşin buluştuğu anda
Kuşlar öterken
Sabah yeli getirmiş saçlarının kokusunu Tunca'nın bırakmış Meriç 'in bağrına
Ve kuşlar fısıldamış kulağına
Tunca'nın duru güzelliğini Meriç'in kulağına
Âşık olmuş o anda Meriç
Duramamış yatağında
Sel olup taşmış
Bütün Rumeli'yi dolaşmış
Bu aşkı duyan zalimler
Olmaz demiş gidemezsin demiş
Yasak koymuş
Bent örmüş
Asker koymuş başına nöbet tutmuş
Bentler ne eyler bizim asi yiğidimize
Yıkmış bentleri
Çağlamış coşmuş
Edirne'de buluşmuş nazlı yârine, durulmuş
Köprü şahit olmuş bu aşka
Adını bu aşktan almış
Hala köprü duruyor orada
Ninem derdi ki;
Aşka inanmayan her kim varsa
Bu köprü üzerine gittiğinde
Aşk nasıl yaşanırmış
İki can nasıl bir olurmuş görecek
Ve âşık olacak
Aşka inanacak
Meriç köprüsü üzerinde
1.1.2023
Kader Yılmaz