Çerah-ı server-i mansur eyleme müjgânım ,
Hâreler içre me'mur olmaya ruhsatım mı var ?
Bir garib nihade-i bergen edip sineme ,
Salâhiyyet üzre eman edip naçâr kalmaya fermanım mı var ?
Yürekte nedamet ile şuley-i didârından muhibbi ,
Kerem etmek içün , gül bostanından vehm üzre dermanım mı var ?
Kılma beni erkân-ı müeyyed ile bu fezâ dan nâ - kadim ,
Zira mezmûm olan yürek için kitâb okumaya hacetim mi var ?
Etme bu ikbâl üzre şiârımdan ğayr-ı meddâh ,
Seni medh eylediğim için dergâhından rücat'ım mı var ?
Bu bostan ki , arâbisi , çerkezi , türkü , cümle kıyamette gülistân-ı gül cemâlinden dahli vardır ,
Selamet dilediğim içün bu mecra dan acep idâmım mı var ?
Bunca esbâb-ı feragat ki yüce vehmin mansuru hem rezâ dır ,
Bunca esbâb-ı belağat ki sitem ettim diye gül rehâsından firâkım mı var ?
Elzem bir hayat-ı mukaddime ki istincâb eyledim bu garib mahalden ,
Zira ricâd eylemek için bu kaftan'ı giymeye takâtim mi var ?
Ecel diye koymuşlar kevser-i sahran'ın adını ,
Bir sille de kıyam tutmak için söyle hicranın mı var ?
Aldatmak kadar hem şekâ ki ruhsat-ı nâ - mümkün yalanlar ,
Benim cümle firkatte yalan konuşmaya , haşâ ! müsadem mi var ?
Şeka etmek şiarimda safahat'ı ifâ içün haramdır ,
Bunca haram işlemek içün , bir esbâb-a ansızın dahlim mi var ?
Ey makâm-ı var ile yoğun üzerinde ebed tutmuş hüdâ ,
Benim sana bu fani mahal de , firaktan ğayrı şikayetim mi var ?