İnsansın, yani hem beşer hem şaşarsın. Bir gün öncesinde ters giden işlerin, planların yüzünden üzülmüşsündür, hatta kafaya takıp sabaha kadar dönüp durmuşsundur, sonra şiddetli bir sarsıntıyla kendine gelirsin. Hemen televizyona koşarsın nereyi vurdu diye! Acı bilançoyu kilitlendiğin ekran karşısında saatler içinde en acı şekilde öğrenmeye başlarsın. Aklına kafaya taktığın şeylerin basitliği gelir ve "benim yüzümden oldu," der bu utancın altında kalırsın...
Evinden eser kalmamış çocuğun görevlilere eve nasıl girdiklerini sorduğunu duyar eve yaptırdıklarının altında kalırsın...
"Kitaplarımı da çıkarın," diyen çocuk, üniversiteye hazırlanan çocuğunun rehavet tatillerini yaşadığı için kızdığın son zamana tokat gibi iner, ekiplerin ellerindeki kitapların altında kalırsın...
Afad çalışanının şahit oldukları yüzünden yiyemediği yemek gelir gözünün önüne ne yiyeceğinin düşüncesi bile boğazına dizilir, "Bir damacana su" isteği düşer aklına iki litre kuralını uyguladığın zamanların altında kalırsın...
Çöker üstüne psikoloji üzerine okuduğun, nutuk çektiğin söylemler. Bir baba çocuğunun bedenine zarar gelmesin diye eliyle kazıdığı yerden, bir başka yeri kazıyıp içine koymasını dinlediğinde, sağlam güçlü dediğin hangi duygun varsa çoktaan o adamın dik duruşunda un ufak olup enkaza dönüşmüştür bile...
Altında kalırsın ağrıyan uzuvlarının, ameliyat günlüklerinin; bir kadının enkaz altında doğum yaptığını öğrendiğin zaman...
Tam elli beş saat elindeki muhabbet kuşunu sıkmadan uyumadan gözü gibi koruyan çocuğun merhameti ile ebeveynlik söylemlerinin altında kalırsın...
Hiç canını düşünmüyor musun diyen muhabire "Benim canım Türkiye" cevabıyla milliyetçiliğinin," her şeyimi kaybettim yine de şükür" diyenle dualarının samimiyetinin muhasebesini yapar, daha kendi yaralarını saramadan enkaz bölgelerinde açtıkları galerilerle destan yazan madencilerimizi seyrederken elimiz kolumuz bağlı bir şekilde üzülmenin temeli çürümüş hicabı altında kalırsın...
"Zaman ne çabuk geçiyor" dediğin günlerden utanırsın. Birileri için zaman çoktan durdu, geçen iki sene onlara yirmi sene gibi gelecek, en kısa ay hiç geçmeyecek...
Şu ana kadar yazdıklarına bakarsın.. yazamadıklarına.. yarım bıraktıklarına, hepsi anlamsız gelir enkazdan çıkan "aşkım baba oluyorsun" notunun yanında. Basit gelirsin, yavan gelirsin, duygusuz gelirsin kendine bir anda. Aslında bu yazıyı da yazmaya utanırsın, o yüzden paylaş butonuna basarken cümlelerin sana değil depremzedelerin paylaşımlarına ait izler taşısın istersin...
İnsanî değerlerimiz bir kere sarsılmaya görsün...
(
İçimin Sarsıntıları başlıklı yazı
saklı bahçe tarafından
22.02.2023 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.