Kolektif bir alan içinde kişisi bencillik, özgeciliğin biraz gerisinde kalan bir bastırılmadır. Özgecilik içinde kişisel yararı kolektif bencilliğin üzerinde tutmak hileydi. Tuzaktı. Kişisi mülk sahipliği başlangıcı oluşan inşa içinde yoktu., Mülk sahipliği sisteme viral bir etki yaptı. Böylesi viral etki karşında demokrasi bir tepkiydi. Ve üreten kolektif alan içinde mülklü ve mülksüzlüğü ağırlıkça hukuki eşitleşmenin isteğiydi.  

 

Mülk sahipliği El takdiriydi. Kurnaz kişiler içlerinde sakladıklarını El üzerinde ve El ‘in ağzında dile getiriyorlardı. Mülk sahipliği anlayışı ortalama osilasyonlara dayalı kolektif denkliği (bire bir ilişkileri) bozmuştu. Birebir ilişkiler artık mülk sahibinin takdiri denen söylemlerle açıklanıyordu. Demokrasi mülk sahipliğinin baskısı karşısında sürecek olanı direnişçi hareketler bütününe verilen isimlendirmeydi.

 

Demokrasi kolektif alanın enerji sağlama süreçlerine uygulanan bağlanımlar olmakla, somuttu. Yine demokrasi türlüce anlamlarla ifade edilirken de soyuttu.

 

Başlangıçtaki kolektif ağırlık merkezi “işsizliği ön gören bir yapılaşma” değildir.  Aksine güçsüz sakat, hasta vs. olmadıkça kişisi sağlamalar eksenindeki kolektif alandaki günlük işler, bire bir eşleşme içinde herkese paylaşmacı bir iş öngörür. Başlangıç etkili koşullar geleceğin de mecburiyetidirler. Başlangıç koşulu özde “kişisi enerji sağlama süreçliydi, bencilce korunumlu kaygılar eksenindeydi”.

 

Ve dahi kolektif süreç tüketilenden fazlasını sağlayan ve üreten bir bağ ilişkisi olarak ortaya çıkmıştı. Yaşlısını, sakat ve hastasını, çaresizi koruyup, kolektif alan dışı çevreye de enerji aktarabilen kapasitedir.

 

“Günümüz üretimi içinde”, teknik kullanımlı emek yoğunluğu nedenle işsizlikler artar! Teknoloji yoğunluklu üretim, tüm kolektif öznelerin tüketeceklerinden kat be kat fazladır.  Üstelik teknoloji, bilgi teknik AR-GE kolektif akılla, kolektif kapasiteyle, kolektif güç ve kolektif yetenekle ortaya konmasıyla kamunundu. Kolektif alan kişisi sahiplerle değil, kolektif bileşimli sentezlerle ve kolektifçe kurulmuştur.

 

Kolektif olan kamusal olandı. Kamunun mirasçısı kamuydu. Ve o kamunun tüm özneleriydi. Kamusal gelişmenin ortaya koyduğu teknolojik üretimler işsiz olsanız bile kamusal mirasçı olmanızla sizindi. Köleci sistem üst paragraflarda sayılan kolektif öze göre paylaştırma yapmaz.

 

Köleci sistemde paylaştırma takdirli ve taksirlidir. Suçlar da takdirden kaynaklı bilinçli taksirle işlenen suçlardır. Bu nedenlerle kolektif alan içinde sayılan “kamusal mirasçılık gibi başlangıç koşulu olan şartlar” haldeki sisteme geri etkimeli bir baskı ve basınç yapar. Şimdi içindeki geri etkimeler ileri oluşun kesikli sürekliliğidirler.

 

İşsizlik öngörmeyen kolektif alan, taksirli takdir nedenle işsizdi. Kolektif alanın işsizliği öngörmemesi geri etkimeli bir kolektif kuvvetti. İşsizlikle mücadele bu geri etkimeden doğan demokratik bir talep olarak görünür.

 

Geri etkimeli kolektif alanın zorunlusu şimdi, demokratik etki içinde “ağlamayana mama verilmez” çeşidinden anlam çarpıtılmasıyla gayri ciddi isteme dönüşmüştür. Köleci sistem kolektif olanların, tepe taklak edilmişidir. Kolektif alanda ağlamanızdan ötürü değil, kolektif emeğiniz nedenle mamanız vardır.

 

Kişi kolektif alanın iniş aşağı enerjisi içinde girişirken, demokrasilerde kişi patron gibi, El gibi yokuş yukarı enerji dirençleri içinde girişir. Yapay bir lütufla, ihsanla, sevgi ve merhamet ilençleriyle girişir!

 

Kolektif alanlı ağırlık merkezi, kolektif kararın ya da kolektif iradenin sağlatır, oluşudur. Ağırlık merkezi dayanışma, iş paydaşlığı ile oluşup, kolektif yararın çevrimsel paylaşımına katılımla inşa oluştu. Oysa köleci sistemin ağırlık alanı öznel bir mülkün sahibine biati olmanın imanlı-imansız türünden hainlik yaftalı takdirli söylemlerden oluşur.

 

Köleci sistem içindeki “kolektif ağırlık merkezini oluşan kolektif güç” kimi kişilerin mülküne dönüşür. Köleci kolektif ağırlık merkezi mutlak mülk sahibi ile oligarşinin kararı ve iradesidir. İşte demokrasi size merkezdeki oligarşinin sahte iradesine karşı, “peyder pey katılıcı bir söz eyleminize etki alanı kazandırır”.

( Kolektif Alan 40 başlıklı yazı Uraz Bayram tarafından 6.05.2023 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.