M.
NİHAT MALKOÇ
Malatya’nın uzağına düşer şirin Darende
Malatya’nın uzağına düşer Darende…
Dağlar, tepeler aşmadan görünmez o masum yüzü. Esrarını öyle kolay kolay aşikâr
etmez. Fakat buraya varmaya bir niyetlenmişsen hiçbir engel önünde duramaz.
Yüreğinin götürdüğü yere gitmekten başka yapacak bir şeyin kalmaz. Çünkü
Darende’nin manevî atmosferi bir mıknatıs gibi gönül ehli insanları kendine
çeker. Oraya gidince farklı bir havaya girdiğini hissedersin. Manevî güllerin
en irileri ve en dirileri karşılar sizi bu güzel ve özel ilçede…”İyi ettim de
geldim” dersiniz kendi kendinize.
Davetkâr bir peri gibidir Darende… Tabir
caizse bir dünya cennetidir o alımlı suretiyle... Yorgun gönüllerin huzura ve
sükûna erdiği bir esenlik beldesidir. Göklerin mavisi, suyun mavisinin
menşeidir burada. Bir su medeniyetinin tam ortasında olduğunuzu bütün
hücrelerinize kadar hissedersiniz. Bu su, bildiğimiz sulardan öte, bir âb-ı
hayat hükmündedir.
Tabiatın yüzü güleçtir bu coğrafyada. Burada ufuk, ölümü
hatırlatan bir sonsuzluğu ilham eder seyre dalanlara... O dalışta ruhunuzda
nice gelgitler yaşarsınız. Sonlulukla sonsuzluk arasında bocalar karışık
zihinler… Ölümde bulursunuz ölümsüzlüğü, kullukta bulursunuz gerçek özgürlüğü. Dünü
bugüne, bugünü yarına sararsınız gönül kameranızdan…
Gönül sultanlarının
sesi yankılanır Tohma Çayı’nın kanyonlarında.
Renklerin ahengi bu topraklarda kendini fazlasıyla
hissettirir. Göğe bakarsın mavi, suya bakarsın mavi… Darende’ye hayat veren Tohma’nın
doyumsuz güzelliği, etraftaki çıplak dağları nazara getirmez. Keşke bu çıplak
dağlar da büyük bir kararlılıkla ve güçlü bir organizasyonla
ağaçlandırılabilse… Bir de yeşili görebilsek mağrur dağların eteklerinde...
Bir huzur beldesi
olan Darende’de tabiat bütün cömertliğini sergiler sevgiyle bakan gözlere...
Gönül sultanlarının sesi yankılanır Tohma Çayı’nın kanyonlarında. Şeyh Hamid-i
Veli Hazretleri, nam-ı diğer Somuncu Baba’nın maneviyatı kuşatır Darende’nin
tarih kokan cadde ve sokaklarını. Basiret nazarlarıyla temaşa edenlere bütün
sırlar aşikâr olur Saklı Bahçe’de… Minarelerden okunan lahuti ezanlar tamir
eder ruhların kırık dökük yanlarını…
Dağların kucağında
tefekkürle meşguldür Darende… Sanki Tohma Çayının berrak sularıyla
söyleşmektedir Hakk’a ve hakikate dair... Bu toprakların her karışına dualar
sinmiştir. Bu topraklarda Horasan erenlerinin bugünkü temsilcileri, tertemiz
ayaklarıyla dolaşmaktadır. Hayatın merkezine madde değil, mana oturtulmaktadır.
Fitne fesat değil, zikir duyulmakta Darende’nin ruhlara inşirah veren o masmavi
ve berrak semalarından...
Süzüle süzüle akıp
giden Tohma Çayı, Darende’nin gülen yüzü, alâmet-i farikasıdır. Güçlü ve
kararlı bir akışı olan bu çayın duruluğu ve berraklığı görülmeye değerdir. Burada
balıklarla aynı havayı solursunuz. Çayın kenarındaki ufak tefek ağaçlar güzel
bir tablonun vazgeçilmez bir parçası gibidir. Bu çayın en güzel kısmı Es-Seyyid Osman Hulusi
Efendi Vakfı’nın ve Somuncu Baba Camii’nin bulunduğu bölgededir. Bu maneviyat erenleri, buranın havasını iyice
munisleştirerek doyumsuz kılarlar. Burada bütün güzelliğiyle gözlere keyifli
görüntüler sunan Tohma Çayı ve Balıklı Göl, doğal bir akvaryum görünümündedir.
Tohma Kanyonu heybetli görüntüsüyle gezilmeye ve görülmeye
değerdir.
Tohma Kanyonu heybetli görüntüsüyle gezilmeye ve görülmeye
değerdir. Burada ruhunuzu inzivaya çekerek, bir saati bir yıllık ibadete
eşdeğer olan tefekküre dalabilirsiniz. Tohma Çayı’nda rafting bile yapabilir,
sularla unutulmaz bir maceraya girişebilirsiniz. Burada coşkun akan su, içten
içe kendine bağlar sizi. Buradan kolay ayrılmak istemezsiniz, ayrılsanız da bir
yanınızı burada bıraktığınızı hissedersiniz. Burada çağlayanların sesi doğal
bir müziği andırır. Tohma’da, günlük hayatın getirdiği yorgunlukları kolayca
atabilir, su sesiyle kafanızı dinlendirebilirsiniz. Tohma’nın kıyıcığında
içtiğiniz demli bir çayın tadını kolay kolay unutamazsınız. Burada yükselen
kayaların heybeti insanlara uhrevî duygular ilham eder. Öte yandan Tohma’nın
üzerine kurulan küçük ve şirin köprüler bir başka güzel görüntü oluşturur.
Darende güneşin usulca doğup usulca battığı,
ayın geceyle söyleştiği masal beldesidir Somuncu Baba Boğazı, Somuncu Baba
Camii ve Balıklı Göl’den başlayan bir doğa harikasıdır. Tohma Çayı, bu boğazdan
adeta zikredercesine vakur ve nazlı nazlı akmaktadır.
Maneviyat erenlerinin, gönül sultanlarının pak yurdudur
Darende… Hak ve hakikatin meydanıdır bu güzide topraklar… Ulu Cami’nin açılış
hutbesini okuyan Şeyh Hamid-i Veli Hazretleri, nam-ı diğer Somuncu Baba bu
toprakların manevî bekçisidir. Gönül sultanları bu topraklarda sonsuzluk
uykularını uyumaktadır. Manevî feyizlerle müminlerin gönüllerini fetheden Şeyh
Hamid-i Veli ve Es-Seyyid Osman Hulusi Efendi’nin mübarek kabirleri bu güzel
ilçede bulunmaktadır. Onlar bu mübarek ve muazzez toprakların tapuları
hükmündedir.
Darende insana
huzur veren, samimi insanların yaşadığı bir yerleşim yeridir.
Darende insana huzur veren, samimi
insanların yaşadığı bir yerleşim yeridir. Bu topraklarda medfun olan Şeyh
Hamid-i Veli ve Es-Seyyid Osman Hulusi Efendi birer gönül adamıdır. Onların
manevî nüfuzu Darende’nin dört bir yanında kendini fazlasıyla hissettirir.
Şiire gönül veren ve müstakil bir Divan’ı bulunan Es-Seyyid
Osman Hulusi Efendi, Darende’yi mesken tutan ve burada tertemiz bir nesil
yetiştiren bir Hakk ve hakikat dostudur. Onun yolundan giden talebeleri,
kirlenen dünyayı ve ruhları arıtma gayreti içindedir. Onun kabrinin burada olması, bu topraklara
bambaşka bir güzellik ve özellik katmaktadır. Bu çağın Yunus’u diyebileceğimiz
gönül sultanlarından Es-Seyyid Osman Hulusi Efendi’nin şu dizeleri ne kadar da
manidardır: “Garazsız hem ivazsız hizmet et
her canlıya/Kimsesizin düşkünün ayağı ol, eli ol/Allah için herkese hürmet et
de sev sevil /Her göze diken olma sümbülü ol gülü ol/İncitme sen kimseyi
kimseye incinme hem /Güler yüzlü tatlı dilli her ağızın balı ol”
Darende’ye bahar gelince bahçeler
bayramlık elbiselerini giyer sanki… Kayısılar bembeyaz çiçeklerini açtığı zaman
adeta bir gelinliği andırırlar. Hele bir de dallar meyveye durunca bahçelerin
güzelliğine doyum olmaz. Kayısı yüklü her ağaç sarı renklere bürünür.
Darende, suyun kalbinde atan bir nabızdır.
Darende, suyun kalbinde atan bir
nabızdır. Suyun bu kadar yüksek tonda dile geldiği ve suyun bu kadar mükemmel
bir ahenk oluşturduğu başka bir yer yok sanırım. Darende’ye vardığınızda ilk
dikkatinizi çeken şey, şehrin sükûnetidir. Su sesinden gayrı ses duyulmaz olur.
Sanki Tohma çayından akan suların sesini duyalım diye cümle mevcudat susmuştur.
Şirin Darende’de tabiat bütün cömertliğiyle
kendini tefekkür ve tezekkür ehline teşhir eder. O güzel coğrafyayı temaşa edenler,
Hakk’ın yaratma sıfatının ihtişamı karşısında küçük dillerini yutarlar. Burada
her şey Hakk’a nazar kılınması için doğal bir dekor hükmündedir.
Darende, Hakk dostlarının
kabirleriyle inanç turizmine aday küçük bir yerleşim yerimizdir. Tohma Çayının
emsalsiz güzelliğini cömertçe sergilediği bu diyarda olmak insana büyük bir
gönül huzuru verir. Ortasından böyle görkemli bir çay geçen külliye sanırım
sadece Darende’de var. Buradaki zikir ehli insanların içinin paklığı yüzlerine
fazlasıyla yansımıştır.
Gönüllere tatlı bir huzur veren Darende’nin her yeri bir
başka güzeldir; ama türbe ve külliyelerin olduğu yer çok daha manalı ve
önemlidir. Burası insanı kendine çeken farklı bir çekim gücüne sahiptir.
Darende’ye gelip de buraya çıkmamak, buradaki gönül dostlarının mübarek
kabirlerini görmemek hoş değil. Çünkü burası Darende’nin ruhudur,
kalbidir. Somuncu Baba Camii’nde kılınan
namazların ruhumuza kattığı huzur ve huşu da bir başkadır. Sanırım bu huzur ve
huşunun kaynağı burada yatan Hakk ve hakikat dostlarının varlığıdır.
Tarihin
derinliklerinden gelen güçlü bir sestir Darende.
Tarihin derinliklerinden gelen güçlü bir sestir Darende. Bu
şehir dünle bugün arasında bir çeşit köprü vazifesi görmektedir. Kesme taştan
inşa edilen Zengibar Kalesi zamana meydan okumaktadır burada. Ayakta kalmayı
başarmış duvarlar sanki gururla poz verirler ziyaretçilerine… Nazlı nazlı
süzülen minareler bakan gözlere kim bilir neler neler söyler…
Darende, maddî
ve manevî köprülerinin çokluğuyla da tanınır. Manevî köprülerin bir ayağı
Somuncu Baba, öbür ayağı ise Es-Seyyid
Osman Hulusi Efendi’dir. Maddî köprüler Osmanlı’dan izler taşır. Bunlardan Kavlak Köprüsü,
Darende’de bululan ve halen kullanılan, son Osmanlı dönemi eseri sayılan bir taş
köprüdür. Darende’nin Günpınar Köyü sınırları içerisindeki Aşudu(Günpınar) Şelalesi
kırk beş, elli metre yukardan, kayaların arasından akarak hoş bir manzara
oluşturmaktadır. Bu arada Balaban İçmesini de unutmamak gerekir.
Darende, Malatya’nın manevî kara kutusudur. Malatya’nın
dününe dair izleri burada sürebilirsiniz. Darende bu kifayetsiz kelimelerle
öyle kolay kolay anlatılamaz, bu güzel diyar ancak gezilip görülünce hakkıyla
anlaşılır. Burayı gezip görmenin şimdi tam vaktidir.