6 Şubat günü yaşadığımız deprem
felaketinin ardından aylardır deprem ile yatıp kalkıyoruz. Her an, her saniye
yeni bir deprem felaketi daha yaşayacağız korkusu içerisindeyken can dostum
Yücel Doğanşahin’in anısına çıkarmış olduğum “Can’ım Tenimden Ayrıldı” kitabım
hakkında almış olduğum anlamlı ve bir o kadarda güzel yorum bir nebzede olsa
yerle yeksan olan psikolojimin düzelmesine vesile oldu.
Kitapsever bir dostu kazanmama
vesile olan eğitimci, yazar ve şair olan değerli dostum Ferman SALMIŞ hocama ve
bu güzel yorumu için de geç de olsa tanışmış olmaktan dolayı mutlu olduğum
Kevser İPEK DEMİRTAŞ’a ayrı ayrı teşekkür ediyor ve yorumuyla sizleri baş başa
bırakıyorum.
“Can’ım
Tenimden Ayrıldı” kitabıyla Ferman SALMIŞ hocamın,
“Kanıyor
O, unuttum
sanıyor,
Bilmez ki adı
geçince
Yüreğim hala
kanıyor...” dizelerinden olan bir paylaşımıyla tanışmıştım.
Bir canı bu
kadar güzel seven bir insanı okuduğum için çok mutluyum. Ve imrenilecek
derecede çok güzel sevilme şansına sahip olan Yücel Hanımın da ruhuna rahmet
dileyerek başlamak istiyorum...
İnsan diye
yazılan şeyleri can diye okuyamayanların bütün cümleleri yanlış olur...
Ali Haydar KOYUN
belki de yaşadığımız hayatın en adil imgesi olan Ölümü konu almış. Onun
bıraktığı acıyı, hüznü, çaresizliği. Ve sevgilerin en temizini en güzelini... Kitabın
başlığı kitabın bütününe dair bilgiyi de veriyor zaten, acıklı bir şarkı, bir
şiir gibi. Kitapta, ölüm, deprem,
pamdemi, çaresizlik, mücadele ve en özel olan sevgi, dostluktan oluşan anılar
yer alıyor... Kitabın öznesi, babası, en sevdiği can yoldaşı, onun annesi
babası ve çaresizliği... Benimle akrabalığı olan cümlesi ise, babasıyla ölmeden
hemen önce iç dünyasında konuşması ve babasının onu dinlemiş olması, musalla
taşında “Baba beni dinlediğin için teşekkür ediyorum ve aynı teşekkürü can
dostu Yücel DOĞANŞAHİN’e etmesi varlığımın kırılganlığını, faniliğini, sızısını
hissettirip öbür âleme, ruhuma, kulaç attırdı. Koptum orada. Kalbinde kendine
kulak olacakları belirleyip onunla konuşması, gerçek hayatta bizi kalp
kulağıyla dinleyecek insanların sayısının yok denecek kadar az olduğunu
hissettirdi. Kapattım kitabı orada bir şarkıya koştum, “Turna göçü katar katar /
derdime derdini katar / talihi kör olan kulun / günü şafağında batar.” Dert
sahibi olmak kötü bir şey değildir, öyle insanlar dünyayı değiştirmeye niyetli
konfor alanında olanlar neyi değiştirebilir ki... Bu yüzden aktivist kendisi,
engelli, engelsiz herkesin haklarına, özgürlüğüne, eşitliğine vurgu yapar. Bize
gerçek anlamda insan olmak demek isteklerimize göre yaşamak değil de samimiyet,
şefkat ve özveri ile kendi hayatımızı önemli kılmanın tek yolunun diğer insanların
yaşamlarına değer vermekten geçtiğini öğretiyor. Yüreğinin yarısı sönmüş, külü
savrulmuş, kalmış geriye kocaman bir sevgi. Tıpkı koparıldıktan sonra kokusunu
veren papatyalar gibi. Kader bazen bize yakışanı yaşatmaz ne kavuşmaya izin
verir ne de vazgeçmeye gönül razı gelir. Çağımızın en temel sorunu belki de
anlamsız bir dünyaya savrulduğumuzu düşünmek. Boşluğa uzun uzun baktıran bir
yorgunluk bu...
İnsan kendini
bulduğu kalbe bağlanır, orada güvende hisseder, iyi hissettiği, değerinin
bilindiği bu yerde ruhu gelişir, serpilir, insanın kendini bulduğu sözler,
şiirler, şarkılar kalbinin kandili olur, içini aydınlatır.
Ve o sevgiyi
kaybettiğinde insanın yüreğinde kırk mum yanarmış. Her geçen gün bir mum söner
ve kırkıncı gün geriye tek mum kalırmış ve o mumun ateşi sonsuza dek yaşarmış.
Hatırası köz de olsa yüreğinde saklarmış. Evet, sonunda hepimiz hatıra
olacağız, geride bırakacağımız içten bir gülümsemenin sonunda edilen duaların
serinliğiyle anılsın hep hatıralarımız. Zaten asıl evimize dönmekten ibaret
değil mi ki bu hayat.
Meltemin
estiği gökyüzünde,
Seni bekleyen
özgürlük var...
Gel gör ki
sen;
Ya düşersem?
diye sorup duruyorsun,
Peki canımın
içi,
Ya uçarsan?
Eric HANSEN
Ya o gün
güneş olmazsa?
Neyse ki
bulutlar olacak,
Ya o gün her şey
gri olursa?
Neyse ki
ağaçlar olacak.
Ya o gün
karanlık çökerse?
Neyse ki bir
ışık olacak.
Ya o gün her şey
son bulursa?
Neyse ki her şey
yeniden başlayacak...
“Sırat'tan
incedir sevda köprüsü...
Beraber
geçelim tut ellerimden.
Niyet ak
güvercin, vuslat gökyüzü...
Beraber
uçalım tut ellerimden...”
Şiir; Ali Haydar
KOYUN’un sevgili arkadaşı Yücel DOĞANŞAHİN’in anısına...