Kafasını tıklatsan, tamtakır kuru bakır,
Hiç bilenle bilmeyen, bir olur mu arkadaş.
Kupkuru gürültüye, papucunu bırakır,
Hiç bilenle bilmeyen, bir olur mu arkadaş.
Kibirden beslenirler, karınları şişkindir,
Her bir şeyi bilirler, inanılmaz pişkindir,
Bir sayfa kitap açmaz, rahatına düşkündür,
Hiç bilenle bilmeyen, bir olur mu arkadaş.
Bütün iletişimi, menfaati üstüne,
Yalancıktan bir gülüş, takıverir büstüne,
Çekinmeden yaparlar, su eklerler sütüne,
Hiç bilenle bilmeyen, bir olur mu arkadaş.
Her kaostan beslenir, bilgece avunurlar,
Bilgisizce üzülür, anlamsız sevinirler,
Söylediği yanlışı, şiddetle savunurlar,
Hiç bilenle bilmeyen, bir olur mu arkadaş.
Şu dünyanın sorgusuz, sultanıdır şahıdır,
Sanmaktalar kendini, evrenin ilahıdır,
Abesle iştigali, en güçlü silahıdır,
Hiç bilenle bilmeyen, bir olur mu arkadaş.
Hiç kimse yetişemez, egosu tavan deler,
Hani güneş tutulsa, onu bile gölgeler,
Rakipsizdir sahada, anlatsam neler neler,
Hiç bilenle bilmeyen, bir olur mu arkadaş.
Nasılda kırılırlar, hani cahilsin desen,
Bir ironi içinde,
rüzgârdır boşa esen,
Az düşünür çok söyler, hiç susmazlar istesen,
Hiç bilenle bilmeyen, bir olur mu arkadaş.
İki günü bir olan, ziyanda der peygamber,
Kafanı şişirip de, düşünme der boş ver der,
Ey Âdem değişmeyen, daha bize neler eder,
Hiç bilenle bilmeyen, bir olur mu arkadaş.
Âdem Efiloğlu