El mana anlayışı, üretim alanı ve üretim hacmi artan o günkü ilahi ideolojik üst yapı koşulları içinde doğdu. El mana anlayışı bugünkü özelleştirme, kamulaştırma dediğimiz kamu kaynaklarını seçilmiş kişilere dağıtma yollarını ortaya koymanın ilk biçimiydi (ilk formuydu). 

Bencil oluş, doğa karşısında yokluk içindeki kişileri gruba eğilim içinde tutar. Yine aynı bencil oluş bu kes de kolektif zenginlik içindeki kişileri El mana anlayışında olduğu gibi gruba eğim bağını zayıflatır olma türünde grubu dağıtan bir çift yönlü karakterin de sahibiydi. 

Üretim kolektif alan içinde doğmuş ve öğrenilmişti. Üretim artık zorunluydu. Üretimin konusu bireysel kişi özneler olan bencilliğin doyurulması ve giderilmesiydi. Üretimin tabanında kolektif birim zamanlı ve karşılıklı transfer emeklerin değişimi vardı. 

Hiçbir üretim tarzı kolektif birim zamanlı ve karşılıklı transfer emeklerin değişimi olmaktan kurtulamaz. İşte El mana anlayışı da tabandaki kolektif oluşa hep muhtaçtı. 

Nasıl kolektif emek, kolektif alanın baskı ve basıncıyla ortaya konmuşsa; günümüzdeki kolektif emek de kolektif teknik ve teknolojiler içinde "bilgiye" dönüşmekle ortaya konmaktadır. 

Bu bilgi, bilgiyi de üreten bilgiydi. Yani bilgi kendisini de üreten bilgiydi. Kolektif kapasite küçülmüş bilgiye dönüşmüştü. Bilgi nano teknolojiydi.

Kolektif emek, kendisini de ortaya koyan teknik ve teknolojiler bilgisi içinde sürmektedir. Bilgiye dayalı bağlamla kolektif emek artık robotların enerji sarfı, üretim alanında baskındır.

Temeldeki kolektif nedenle El mana anlayışı içinde kolektif emeğin sömürüsü vardı. Ve bu neden ile kolektif emek rızk verme, rızk dağıtma söylemi adı altında kolektif emeği, kolektif kapasiteyi ve kolektif akıl olan bilginin önüne geçmişti.

Kolektif kapasiteli yapabilirliğin önüne geçen ve yoksulluğun ihtiyaçlarını vaat eden El mana anlayışı; kolektif bilgiyi kolektif alan dışındaki bir güce atfetmiştir. 

Kolektif yapabilirliklerle tanımlanan bu gücün büyü sel anlatımı (etki sel anlatımı) kolektif emek ulamını unutturmakla kolektif emek bu gibiden soyut ideolojik kavramlarla baskılanıyordu.

Bilginin temelinde kolektif emek vardır. Nesnelerdeki neyse o olan bilgiyi kolektif birim zamanlı ve karşılıklı transferle olan kolektif emek yansıtabilmiştir. 

Hortlayan bencillik kolektif sahiplik yerine, türlü hile söylem ve tanımlarla, kişisi sahiplik anlayışını; hem iman düsturu edecekti. Hem de mülk sahibini tanıklık olarak ortaya konacaktı. Mülk sahibini tanır lığın konusu ortakları olmayan mülk sahibini tanır oluşla, tanır ılıktı.

Mülkün sahibi denen soyut anlamlı tanışlıkla tanrı, kolektif yapabilirliği ve kolektif sahip oluşu kullanıp; "içinde insan da olan kolektif gücü mülk ediniyordu".   

Kolektif alan içindeki yansımaların zıddıyla ortaya konan özelleştirme ve özel mülk sahipliği söylemi önceleri bir İÇ SESTİ. Zihinlerdeki seslendirme olan bencil iç ses ya da iç seslendirme kolektif sahipliğe karşı kişisi sahiplik düşüncesiydi.

Bu düşünce iç ses olarak doğup, zihinlerde bulunanı dışa doğru dile getirdi. İç sesi dışa doğru dile getirilirken mülkün sahibi tanımını kolektif sahipliğin anlamıyla birlikte söyledi. 

"Buz gibi soğuk" söylemi nasıl buzdan atıfla, bu atıf buzdan ayrılan bir anlatımın konusu olan deyime dönüşmüşse, kolektif sahiplikteki anlam ve anlatım olan atıf da mülkün sahibindeki anlam ve anlatıma dönüşmüştür.

İki mıknatıs çubuk arasına onlara değecek şekilde mıknatıs olmayan bir demir çubuğu koyun. Biraz sonra demir çubuğu mıknatısların arasında elinizle iterek çıkarın.  Artık mıknatıslar olmasa da mıknatıstaki tüm benzer etki artık demir çubuğa geçmiştir.

Atfedilenden kurulan benzerlik söylemi de sahte bir "özdeşlik anlamı" ortaya koyar. Kolektif alanlı atıftaki özdeşlik belirteni geçişli anlamlar üzerinde, kolektif sahiplik söylemindeki anlamla, mülkün sahibi söylemini pekiştirdiler. 

Daha sonra kolektif atıfla söylenen mülkün sahibi söylemi, tekil ve yalın söylenmeye başlandı. Kolektif sahiplikten geçen anlamla kavrandıktan sonra yalın söylenmeye başlanan" mülkün sahibi" söylemi; kolektif sahipliğin anlamını giderek belirsizleştiren bir söylem oldu.
( Hemcinslerin Tarihi 6 başlıklı yazı bayram-kaya tarafından 6.01.2024 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu