Cesaretiniz Var Mı? Aşkla O Yâre
Varmak İçin?
Sizin aşka varmak onunla olmak,
onun getirdiği yâri sevmek için cesaretiniz var mı? Benim gibi cesaretiniz yoksa
o yâre kavuşmak, mümkün olmayacak ve aşkın kor ayrılık hasret ilinde tek başına
yanarak yaşamaya devam edersiniz. O nedenle cesaret çok önemlidir. Gece olunca
gündüz olunca kendi odanda aşkla, yağan yağmurun cama vurmasıyla, aşkın bir
kamçı gibi neden cesaret etmedin diyerek vurmasıyla, yarana neden o yârinle merhem
sürmedin diyerek vurmasına, katlanmak zorunda kalırsınız. Aşk asırlar boyunca
ona varanı, tatlı kor ateşinde yakarak kul etmiştir Rabbine. Aşkın geniş
etkisiyle onu sarmış mutluklar içinde, hasret ilinde onun hayaliyle yâre vuslat
içinde varması için hasret iline sürerek sabrını sınamış ve birçok âşık ona bu
dünyada kavuşamadan vefat etmiş, ahiret ilinde vuslatla önce Rabbine, sonra
sevdiği yâre kavuşmak için, hakkın rahmetine ermiştir. Ahiret hayatı ise
bildiğimiz sınırlar içinde değil, sonsuz olan bu ahiret hayatında aşkla önce
Rabbine ermiş birçoğu da bu aşkla Rabbine varmak, sonrada yârine varmanın
ahiret hayatında olduğunun bilinci ile sevdikçe coşmuş, hasret hayatı ona
cennet gibi gelmiştir. Bunu anlamak için önce âşık olmak ve hasret ilinde olmak
gerekir ki anlayalım. Bunu nerden biliyorsun der iseniz, bende sevdim aşkla
önce Rabbime sonra da hasret ilinde kaldım ve cesaret edemeyerek ona
sevdiğimi söyleyemediğim için belki de tek taraflı aşkla hala kor tatlı
alevinde hoşlukla yanmaktayım.
Aşkın insana can verici olması
nedeniyle bu aşkla Rabbine varınca, yani aşkı veren Rabbi olduğunu idrak edince,
bu dünya hayatının ötesinde ahiret hayatında gönlündeki aşkla ruhunu Rabbine
sununca aşkla var oluşunun verdiği hakikatle, hasret ilinde sabırla devam
etmesinin sonucunda “Rabbim sana kavuştum bu aşkla” diyerek, Rabbine
kavuşmuştur bu gerçek aşkla. Bizim âşık
olmadan anlayamayacağım bir tutku bağlılıkla sunmasının neticesinde, bizim
kavrayamadığım bir teslimiyetle varmasının karşılığını cennete kalarak,
karşılığını fazlasıyla almıştır, çünkü aşkta saflık vardır, kin nefret yoktur, sadece
sevmek vardır vazgeçmek yoktur. Derdi olana koşmak vardır, gelmeyene gitmek
vardır. Mesela Yunusumuz, Mevlana, hacı Bektaş Veli ve diğerleri hakkın
rızasını kazanmak için aşkla insanlara varmış, aşkın diliyle konuşarak gönüller
kazanmış, bu kazandığı gönlündekileri hakka kavuşunca sunmuşlardır diye
düşünüyorum, doğrusu da budur bilmem sizler ne düşünüyorsunuz?
Fikirler, yanlış düşüncelerle dolu
olunca bu gönül dostları, kavga, çatışmalara son vermek için insanlara varmış,
yanlış olanı silerek hak olanı doğruyu, aşkın hak Rabbimin Kuran’da dediğini dilde
anlatmış, kavga ve çatışmalara son vermek için çalışmışlardır. Anlaşılır ve hissedilir
hakkın ve aşkın diliyle konuşunca, haliyle tüm kötü fikirleri anında silerek farklı
bir anlayışla gönülleri kazanarak hayatı daha güzel yaşanılır hale gelmesi için
mücadele etmişlerdir. Aşkla irfani bir anlayışa ulaşan gönül dostlarımız ve
bizlerde bu aşkla, irfani anlayışla hayatımıza nüfuz etmesi bakımından uzun ve
derin aşkın yolunda, hakka ve sevdiğimiz o yâre varmanın güzelliğiyle yaşamayı
seçerek, aşkla olmanın güzelliğiyle gayet sade olan bu aşkla önce imana sonra İslam’a
ve sonrasında ihsana ulaşmanın hazzıyla oluyoruz. Elbette o gönül dostları gibi
olmasak ta izlerinde giderek hakkın nur Kuran’ının da emrettiği gibi verdiği
aşkla yaşamaya devam ediyoruz, aşkı veren Rabbime şükürler olsun hamd olsun,
bazen yolda sapsak ta Rabbim doğru yola ilettiriyor verdiği aşkla imanla,
vesselam.
Mehmet Aluç