Ne zamanki kapında dilenerek el açtım
Sebepsiz sitemlerle vurduğun yetmedi mi?
Aşkın taşlı yolunda varılacak amaçtım
Şüphe içinde şüphe kurduğun yetmedi mi?
Neler geçti içinden soracağın kaldı mı?
Ruhumun çiçekleri sararmadan soldu mu?
Kırıldı cesaretim istediğin oldu mu?
Beni gönül kapından sürdüğün yetmedi mi?
Sesini duyamamak bana çile olmuşken
Bir kelime uğruna aşkımız kaybolmuşken
Yaşamı tutan yanım sararmışken solmuşken
Asılsız ithamlarla kırdığın yetmedi mi?
Ne zamandır bu yürek böyle deli atmadı
Söylenen onca söze hiç kendini katmadı
Her şeyi göze aldı sana bir kez çatmadı
Bunları biliyorken yorduğun yetmedi mi?
Nefessiz bırakılmış adının hüznü gamı
Kesip gitmişsen eğer sımsıcak bir selamı
Sendeki aşk sevdiğim içimin izdihamı
Bu pespaye halimi gördüğün yetmedi mi?
İçimdeki kargaşa sanırsın savaş yeri
Ölüm yahut kurtuluş vaktinin telaş yeri
Bu sana susuşlarım kendimle uğraş yeri
Kalbimi on parçaya yardığın yetmedi mi?
Bu buhran savuruyor aklımı diyar diyar
Deşifre ediliyor içimde ne yok ne var
Âdemin benliğine ördüğün onca duvar
Her geçen an bir daha vurduğun yetmedi
mi?
Âdem
Efiloğlu