Yazlik sinemalarin boyu
kadar kisaydi uzunca direkleri insan mahlesinin. Horozlu sekerlerden islik
calarak cocuklugun konustugu avanos topragindandi suyunu mahle cesmesinden
yudumlayip kananlar. Kosumlarini henüz cözmemis dizginlerden tutarak sehir;
islimli tirenlerin cigligini duyarak gar sinemasindan gecen dogu ekspresinin,
bademler caglaya dönerdi, atlar lisenin önünde park saati olmayan zamana ..
Mütahitler daha cok kum
karip beton dökmeden evvelisiydi can cekisen düne, can vererek ölü dogan
yarina…
Kaysilar püs döküyordu
dalda budakta, toprak bugum bugum tazeciklere kardelen…dura gide böylece..
Makara sarpaya sardi. Kilit
vurdu kendi üstüne yazlik sinemalar, Bücür Ahmet de vardi, soguk kis günlerinde
sinemaboyunca kestane kavurarak közü tütüp duran mangalda, en kücügü yirmibes
kurusa kulpsuz bardaktan kulplu kupaya tuzlu tuzsuz semsaamer ( ay cicegi
cekirdegi ) dolu cocuk arabasindan bozma siska ve cüce boyuna uygun el
arabasinin kenari kösesi bardak hesabina göre tek sira halinde boy boy
balyalanip külah seklinde bükülmüs dizilmis gazete kagitlarinin dekor
dösemesiyle, carsiya giden gelen leblebiciler sokaginda, züccaciyeciler
dükkanlarinda, magazalar camekaninda, doktorlar ve bankalar caddesine…
Ve böylece insan kendi de
bilemeden nasil gecti yillar, saat köprü
ne vakit dün iken yarinsiza , ne zaman bitti tükendi ekinler, ne ara esti
savruldu dünya harmani, cira hangi insansizliktan sonraya söndü, kapi
kollarinda izi kalan sessizlikle sokaklar evler yollar..kendinden bilemedi hic
kimse ne zaman cözülldü bag, koptu halat,
üzüldü inceldi söz ve sohbet, yikildi kerpic, camurdan camura insan insandan..
Bilemedi insan kendinden
olup biten muhayyer seyyar acemsiran yahut suzinak kara düzenden virane cagirip
haykiran esmeleri ve esameyi puslu camlarda son bakisini birakarak gün savustu,
toprak göctü, günes karardi, su yandi, perde kapandi, devran döndü,…
Teneke saksilarda kader
kismet cekerek mor menekseler ve susamlar, en cok kaysi yapraklari renginde
boyanirken islenmemis gergeflere ve kavrulmamis testilere dünya güzelliginden
firari feragate, dügümlenip kalan efiiil fil tabiat…
Seyfi Karaca……….Subat / 24