Sıcak bir yaz günü yoksa
haziran mıydı?
Orta Anadolu'nun
kucağında,
Ve toprak damlar
altında,
Silikleşemeyen her
daim canlı anılar mıydı?
Kerpiçten bir evde
doğdu anılar,
Kavurucu güneşin
altındaki cennetinde
Murat oyunlar oynar.
Dört yaşında bir
çocuk, toprakla dans eder,
Kayısı ağaçlarının
gölgesinde serinlik arar.
Elma, kayısı, iğde ve
dut,
Bahçede büyür Murat
ve içindeki umutlar.
Annesinin sesiyle
irkilir,
"Murat, gel
buraya, civcivi yakala."
Küçük yüreğiyle
anlamaz, sorgular,
Neden pencere, neden
kilitli kapılar?
Küçük bedeniyle
pencereye tırmanır,
Ayakları yere değer, sendeleyerek
bakar.
Civciv odada uçuşur,
Murat peşinden koşar,
Yakalamak için
çırpınır.
Babaannesinin sesi,
yumuşak ama kararlı,
"Yavaş ol Murat,
kırıp dökme sakın."
Annesi Yasemin, biraz
yorgun, biraz sabırsız,
"Murat, dikkat
et oğlum, zarar vermekten sakın."
Murat civcivi köşeye
sıkıştırır,
Küçük elleriyle
kavrar, ama çok sıkı.
Bir çığlık yükselir,
kanat incinir,
Murat, suçlulukla
bakar, gözyaşları dökülür.
Annesi ve babaannesi
azarlarken,
Küçük yürek daha da
sıkışır.
Civciv, kırık
kanadıyla çaresiz,
Murat’ın küçük
dünyasında koca bir hüzne dönüşür.
Yalnız kalır
mutfakta, kilitli kapılar ardında,
Gözyaşlarıyla
hatırlayacak bu anı,
Küçük bir civcivin
kırılan kanadı,
Çocukluğun acı bir
hatırası.
Ve o gün, kalbinde
bir iz bırakır,
Kırılan kanatların
gölgesinde büyür korkular.
Bir daha hiç
unutamayacak,
Bir daha hiç aynı
olmayacak.
Murat’ın dünyası,
kalabalık ama yalnız,
Görevler ve
sorumluluklar hep ağır.
Bir yaz günü, bir
çocuk anısı,
Bir ömür boyu sürecek
bu travma.
(Şiirin Hikayesi : https://edebiyatevi.com/yazi/289087 )