Liseler, her ne kadar biz gençlerin en dolu zamanlarını dört duvar arası, f tipi bir hapishanede çürütüyormuş gibi gözükse de -veya cidden böyle olsa da- aslında bizim gençlikten sonraki tüm hayatımızı etkileyen en önemli etkendir.

Her insan gerçeklerin bilincine lisede varır. Düşünce biçimi, hayat tarzı, oturuşu, kalkışı kısacası bir insanın her şeyi lise ortamına bağlıdır. Hatta bu bağ öylesine kuvvetlidir ki çoğu zaman aile içi ilişkileri bile geride bırakır. Evet yanlış duymadınız, bir insanın en vazgeçilmezi olması gereken kavramdan bahsediyorum: aile. 

Peki neden böyledir bu durum? Çünkü çoğu insan; liseye geçene kadar ailesinin, öğretmenlerinin veya arkadaşlarının istediği kişidir. Misal olarak evde beslediğiniz bir muhabbet kuşunu verebiliriz. Siz o kuşun kafesinin kapağını açıp ona özgürmüş gibi zannettirmeyi becerseniz de hepimiz biliyoruz ki o kuş özgür değildir. Tüm dünyasını o evin içinde kısıtlı sanır, halbuki gerçek hürlük dışarıdadır. Dışarıdan nice nice ağaçlar vardır konabileceği, nice çiçekler vardır koklayabileceği. Nice farklı kuşlar vardır dost ve hatta dosttan da öte kardeş olabileceği. Ama o bilmez, bildiği dünyasıyla mutludur. İşte bir insan da liseye kadar böyledir. Kendini özgür sanır ve ailesiyle, öğretmenleriyle, arkadaşları ile iyi geçinmekten mutlu olur. Ancak belki lisede belki de çok daha geç anlayacaktır gerçek mutluluğu. Belki dediğime bakmayın siz, bu kavrayışın istisnasız olarak lisede gerçekleştiğine yemin etsen başım ağrımaz.

Burada asıl sormamız gereken soru şudur: liseye geçince ne olur ki bu değişimler yaşansın? Liseye geçince vahiy mi gelmeye başlar yoksa insana; veyahut daha basidi, ilham? Ne kadar üzerine düşünürsek düşünelim, üzerine ne kadar komplo teorileri üretirsek üretelim bunun sebebini bilemeyiz, bulamayız. Zaten bulmamıza da pek gerek yoktur. Bizim için önemli olan mesele süreç değil sonuçtur.

Sonuçta ise liseler bizim değişimimize ve dolayısıyla da gelişimimize katkı sağlayan en mühim ama aynı zamanda en lüzumsuz kurumlardır. Neden mi? Bunu sormak benim için henüz erken, siz sormayı dener misiniz kendinize? Lise yıllarından hatırladığınız şeyler "kosinüs sinüs teoremleri" mi yoksa tâ o zamanlarda başlayıp şu an bile devam ettirdiğiniz dostluklarınız mı? "İlk naturalist romanın hangisi" olduğu mu yoksa o ilk ergenlik aşkıyla yazmaya başladığınız ölçüsüz, uyaksız ama her şeye rağmen size dünyanın en güzeliymiş gibi gelen şiirleriniz mi? Evet, hatırladıysanız şimdi siz karar verin ve hatta tasdikleyin beni. Liseler, bir insan için hem en mühim hem de en lüzumsuz kurumlar değil midir? Hem en mühim, hem en lüzumsuz... Değil mi, karar verin. Hem de hemen!
( Hem En - Hemen başlıklı yazı Furkan Enes ABÇA - Sadraz tarafından 1.06.2024 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu