O gece... Mum ışıkları olmasa da o ruhu yaşarken... O puslu havada, pusatsıza pusu kuran gece... O yıldırımlar... O kasırganın korkunç çığlığı... Ve usumda sen... Bana acı acı bakan sen... 

Bırak yakamı artık, ne olur? Benim suçum mu bu? Kıvılcım mıydı o kanlı gözyaşlarım? O karşımdaki kayıp yüz? Peki sen? Sen de mi beni düşünüyordun? Ben sana demiştim de diyemem ki! 

O gece, o çocuk çığlığı... Uyudun mu? Ne demek basırgalardan korkuyorsun? Hayatın basırgadan farklı mı ki? O Karadeniz'in köpüren dalgalarından farksız mı? O manzarayı unuttuğumu mu zannettin yoksa? Evet senin olmadığın, olamadığın o manzarayı. 

Ben seni, sen ise... Seni mi suçlamalıyım? Geliyorum bekle. Geleceğim yanına. Peki ne olacak, sonra ne olacak? Çok mu düzelecek bu "pusuk" hayat? Pusuyu kuranlar, pusatı kıranlar ile aynıysa gökyüzüne niye puslusun diye sorma, eğer ben dahî hazmedemiyorsam gökyüzü niye puslu diye sorma, sorma sakın!

 Eğer bana devam ettirirsen kalkıp bir mum yakmak zorunda kalacağım. O ruhu yaşamak için. O kokuyu duyabilmek, o ilhamı tadabilmek, o nimete erişebilmek için...



22-23-24.08.2022
( Pusuk Mum başlıklı yazı Furkan Enes ABÇA - Sadraz tarafından 24.08.2024 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu