Garip bir yoculuk bu, Meçhule gidiş.
Her geliş, gidişinin habercisi gibiydi.
Kelimelerin suskunluğunda,
Çığlıkların sağırlığında kaybolan,
Benliğimi arıyorum sanki.
Gözlerinin çıkmazı, son durağım oldu.
Çok yol ayrımında bıraktım,
Yolunda gitmeyen hayatımı.
Kaybolduğum gözlerinin yeşilinde,
Dörtnala doludizgin koşturdum,
Duygularımı.
Affetmek istedim seni.
Affetmek istedim kendimi .
Ne büyük bir kelimeydi bu affetmek,
Taşıyamıyordum ağırlığını.
Nasıl eziliyordu duygularım bu serzenişte.
Aklımın odaları derin bir hiçlikle savaşırken
Ben kalbimin odalarında kayboluyorum.
Zamansız zamanı harcıyorum.
Her açtığım kapının ardından bir kapı,
Kapanıyor üstüme.
Ben boğuluyorum adeta bu belirsizlikte
Bu sonsuzluğun girdabına kapılıyor,
Tepetaklak düşüyorsun gözümden.
Yüreğimi kanata kanata.
Boş sokakların perdesiz evleri gibiyim yine,
Kaybolan ben miyim?
Yoksa bende kalamayanlarmı bilmiyorum.
Bilindik bir melodinin, yürek burkan esintisi
Savruluyor uzaklardan.
O sese doğru yürüyen yorgun ayaklarım.
Nostaljik bir yolculukta gibiyim.
Eski gramofonda hicaz makamında bir şarkı çalıyor.
Yetmişli yıllardan kalma olmalı.
Vakitsiz akşamın ufkunda kayboluyor,
Yok oluyorum.
Kaç kez öldürdüm seni yüreğimde,
Bilmiyorum.
Gün batımı kurşuni bir matemin kızıllığında
Martılar ağıt yakıyor yokluğuna.
Mermer sütunlu bir kabirde,
Seni yüreğime gömüyorum.
Tüm sesler sustu ışıklar kapandı.
Ve ben yine lacivert bir gecenin koynunda,
Yalnızlığın örtüsünü bürünüyorum.
Garip bir yolculuk bu meçhule gidiş,
Dönülür mü bilmiyorum…..
…..Meryem Keskin…..
…..07.06.2024…….