KAZIM ÖZTÜRK
ÖZTÜRKÇE
semazen.net
KABİR TAŞLARI!
“Her nefis ölümü
tadacaktır” buyurur rabbimiz.
“Kabirleri ziyaret ediniz.
Kabirler insana ölümü hatırlatır, kalbi yumuşatır”,
“Hiç ölmeyecekmiş gibi
dünya için yarın ölecekmiş gibi ahiret için çalışın”
“Hesaba çekilmeden önce
kendinizi hesaba çekin”
der sevgili
peygamberimiz.
Mezarlara girince ne hissedersiniz? Ölüm denilince nasıl bir his
içine girersiniz? Mutlaka; annenizi, babanızı, kardeşinizi, eşinizi,
çocuğunuzu, sevdiğinizi…mezara götüren olmuştur, hem de kendi elleriyle. Hiç
kabir taşı okudunuz mu? Neler yazdığını hafızanıza nakşettiniz mi?
Sevdiklerimizi kabirlere gönderdikten sonra başaımızı ellerimizin
arasına alıp derin derin düşündük mü? Düşünüyor muyuz? Bu dünyanın geçici
olduğu, her doğanın mutlaka öleceği ve mezara gömüleceği, dünyada iken
yaptıklarının hesabını vereceği, kabrin ya cennet bahçesi veya cehennem çukuru
olacağı anlayışıyla tefekküre dalıyor muyuz? Ölümden ibret alıyor muyuz? Ölümün
her an bizimle olduğuna kafa yoruyor muyuz?
Ölümün; yaşı, rengi, ırkı, cinsiyeti, dini, makam ve mansıbı
yoktur. Mearlara girdiğimiz zaman dünyaca zenginlerin de, yüksek makam
sahiplerinin de, Firavunların, Nemrutların, Şeddadların, Ebrehelerin, Ebu
cehillerin, Dermesillerin…de mezara gittiğini mezarların; zalimlerle dolu
olduğunu görürüz. Önemli olan mezarda rahat etmemiz için; Allah’ın emir ve
direktifleri doğrultusunda hareket etmek, dünyayı cehenneme çevirmemek,
soykırım yapmamak, zulme çanak tutmamak gerekir.
Baktığımız zaman insanların; makamlarını kullanarak insanlar
üzerinde tahakküm kurduklarını, makamlarından güç almaya ve dolayısıyla
bulundukları konumlarını kötüye kullandıklarını görüyoruz. Sanki hiç ölmeyecek,
dünyada ebedi kalacaklarını sanıyorlar. Ama şunu unutuyorlar; her canlı mutlaka
Allah’ın huzuruna gidecek ve yaptıklarının hesabını verecektir. Dünyada hoş bir
seda bırakmak isteyenlerin; Allah’ın yolunda doğru dürüst gitmesi gerekir.
Kabir
Taşları!
Mezarın
yazısı, her bir hecesi,
Alanlara
mesaj, kabir taşları,
Ya
aydınlık bahçe, ya da gecesi,
Kalanlara
mesaj, kabir taşları!...
Sessizdir sakini, sinde yatanlar,
Hayatta idiler, bitti o anlar,
Bir şey fısıldıyor, dilsiz mekânlar,
Bulanlara
mesaj, kabir taşları!...
Dünyaya gelen can, bir gün ölecek,
Kaçış mümkün değil, herkes gelecek,
İyi yaşayana, müjde olacak,
Bilenlere
mesaj, kabir taşları!...
Ârifin
alimin taşları farklı,
Çocuğun
annenin yaşları farklı,
Şehidin
gazinin işleri farklı,
Gelenlere
mesaj kabir taşları!
Ölüm Dediğin
Ezan sala arası kısacık an,
Saatler çalıyor geçiyor zaman,
Gelenler gidiyor dönüyor devran,
Her tarafta bulur ölüm dediğin!
Doğanlar şahittir bunu biliyor,
Yazılmış ahittir canı alıyor,
Bak güneş batıyor akşam oluyor,
Yaşayanı alır ölüm dediğin!
Makama mansıba aldanma sakın,
Ensende soluyor vakit çok yakın,
Ahlaklıca yaşa şerlerden sakın,
Tüm evlere dalar ölüm dediğin!
Değişmez gerçektir cinsi dengi
yok,
Dini anlayışı ırkı rengi yok,
Avazı soluğu
hiç ahengi yok,
Ömrümüzü eler ölüm dediğin!
Tahtları sarayı hep bıraktırır,
Şanları şöhreti bir gün yaktırır,
Hak bilmeyenlere yaşlar döktürür,
Hep acılar salar ölüm dediğin!
Saçları ağartır dişi döktürür,
Ayakların tutmaz beli büktürür,
Gözlerin seçemez gözlük taktırır,
Gençliğini çalar ölüm dediğin!
Herkes binecektir o tahta ata,
Vedalar ettirir tüm saltanata,
“Şeb-i arus”larla en son vuslata,
Sevdiğine güler ölüm dediğin!
Yüzüme
baktım da, çizgiler olmuş,
Gözlerin
feri yok, morlukla dolmuş,
Şakaklarım
çökmüş, benzim de solmuş,
Gece
gündüz gelir ölüm dediğin!
Boşa geçirmişim, bunca zamanı,
Gelmeyecek
sandım, Hakkın fermanı,
Kalmadı,
tükendi dizin dermanı,