ZAR
bir zar daha attım ölüm yamacında
yine hayat geldi
uçurumları koydum içi intihar dolu silahıma kurşun yerine
yargısız infazıma giderken almadım yanıma başka bir şey
çıkınımda sadece bir zar ve silahım
ve yanımda bir de sen
sebebim olan sen
ah bir bilsen
bir defa ölebilsem
ölüm yamacına doğru yürüdüm yine
yürümedim koştum aslında
sağlığında ne iş yapardın ey kalbim!
şimdi düşmemek için mi çırpınırsın
yoksa kalkmamak için mi?
ölüm yamacında kapattım gözlerimi
attım yine bir zar daha
yine hayat geldi
bazen insanlar yaşarken ölürler
en son ne zaman can nehrinde kucakladın birini
kucaklandın mı sımsıkı?
bazen de insanlar ölürken yaşarlar
bir vuslat
bir hicran
ve bir dua kaldı dudaklarımda
bir sevgi, bir sevgiliyi arar ölüm yamacında
orda bir köy çok uzaklarda
içinde bir kız
esmer yüzlü eylül kumralı saçları
avcıdan kaçan bir ceylan gibi
kovalamak mı zor, yoksa kaçmak mı?
atlamak mı zor, tetiği çekmek mi?
ayırdına varmış değilim
ama artık yoruldum
şimdi deli gönül yandıkça yanıyor hala
külleri üzerime düştükçe yeniden yakıyor
yaktıkça daha çok büyüyor yamaçlar
büyüdükçe daha çok…
ölüm yamacında umutlara azarladım kendimi
uzun bir yol oldun kısacık hayatıma
geceleri dinledim dolunayı
gündüzleri sustum
sustum
susa kaldım…
uzak diyarlardan geldim kum kokulu uçurumlara
yağmurları ıslattım yüzümde
gözümden gelen iki damla yaşla
boğdum sonra seni içimde
kimse anlamadı
faili meçhul bir intihar bu
yine elimde aynı zar
bir tarafında hayat
beş tarafında ölüm var
Zaman, en acı ilaç
Aşk, en tatlı acı
Renk, kan kırmızı