Gaflet
Akşam annemle oturmuş sohbet ediyorduk. Öyle havadan sudan bilir misiniz? Okuldu, hayattı şuydu buydu derken bir telefon geldi anneme. Annem telaşla bir atıldı önce. Sonra söylemeye başladı kelimeleri:

- Ne? O nasıl işidi? Bu gerçek mi? Demee

İyice meraklanmaya başlamıştım. En fazla ne olabilirdi ki bu kadar şaşırılacak? Nihayet konuşması sona erdiğinde telefonu indirdi. Dayanamayıp sordum:

- Neler oluyor!? 

-Baba'nın dayısı banyoda kendini asarak intihar etmiş kızım. 

Başımdan aşağı kaynar sular dökülmüştü. Tamam herhangi bir hastalıktan vefat etse veya bu bir kader yüzünden olsa tamam diyeceğim ama kasıtlı bir ölümdü bu. Bir sebebi vardı, ardında daha büyük bir acı vardı. Hayatım boyunca ne anne tarafı uzak akrabalarla bir ilişkim oldu ne de baba tarafı. Yani babam'ın hiçbir dayısını tanımıyordum. Şu zamana kadar sadece bir tanesini görebilmilmiştim. Adı Şahin idi. Biz ona Şahin Dayı diyorduk. Onu bile göreli yaklaşık beş sene oluyordu.
 
Evet onu hayatım boyunca görmedim, tanımadım. Ama ne olursa olsun, bir sebepten dolayı canına kıyması ve sırf bu yüzden ebedi bir azaba uğrayacak olması hem üzüyor hem de tüylerimi diken diken ediyordu. 
Babam eve geldi. Pert, hüzünlü ve bitkin halde. Babam çok duygusal adamdı. Sadece bize bu yanını çok nadir yansıtırdı. Yaşadığı olaylardan oldukça çok etkilenirdi, annem ona göre biraz daha sertti. Anneme anlatmaya başladı gelir gelmez:

- (Ağlayarak) En neşeli, en hayat dolu, en akıllı dayımdı Şeyma. O kadar sevecendi ki Yaşar dayım. Tüm dayılarımdan, herkesten farklıydı. Hayatı, yaşamayı çok severdi. Neden böyle oldu, neden böyle bir şey yaptı aklım almıyor bir türlü.. 

Psikoloji bazı insanlarda kendini tam olarak dışa vurmaz. Eğer bir insanın psikolojisi bozuksa ya bunu dışa vurmadan içinde atlatır ya da dışa vurup tepki vererek atlatır. Ama çoğu içinde yaşayarak dıştan bir maske giyer. Ve karanlık tarafı hiçbir zaman gözükmez. Kişi normal hayatında istediği kadar sosyal olsun, istediği kadar pozitif olsun bir gitti mi bir daha dönemez eski haline. 

        ******************************

Yaşar gayet pozitif ve hayat dolu biriydi. Bu özelliğinden dolayı da çevresi tarafından hep sevilirdi. Fakat son zamanlarda bir solgunluk, dalgınlık vardı üstünde. Normalde asla böyle bir şey yapmazdı. Yapsa bile bir espri yapıp ortamı tekrar şenlendirirdi. Şimdi ise espriyi bırak sözlerinden bir eser yoktu artık. Bir kaç defa sorduk "Neyin var? İyi misin? " diye. Her soruya da inatla "Bir şey yok, sorun yok" diye tersliyordu. Bu bir süre daha devam etti. 

Evin önünde fasulye ayıklıyorduk o gün arkadaşlarımla. Bir yandan da havadan sudan sohbet ediyorduk. Evimiz müstakildi ve bahçeliydi. Bu yüzden bu tür işleri yapmak kolaydı. Yaşar da bir süreliğine gezmeye gitmişti. Bir yandan da aklımızda o vardı. Bahçe kapısından girdi içeri. Yüzü her zaman ki gibi solgun, durgun ve düşünceliydi. Her geldiğinde yorgun veya üzgün olsa bile selam verir sohbet ederdi. Fakat şimdi üzgünlükten çok düşünceli ve dalgındı. 
Başını öne eğdi ve içeri gitti. 

      *******************************

Usulca içeri girdi. Belindeki kemeri yavaşça çekti eline gelene kadar. İçeriden bir sandalye aldı ve banyoya yöneldi. Sandalyeye çıktı ve kemeri yukarı sıkıca bağladı. Kafasını dolayacak ölçüde bağladığı yere kafasını koyup kendini bıraktı. Artık geriye kalan nefes alan bir can değil, yukarıda asılı, sallanan bir ceset ve geride bıraktığı anılar vardı.. 

Peki ya anılar? Bir zamanlar koridorlarında gezdiği bu evi ve anıları, ailesiyle güldüğü onca şaka ve sohbetler? Çay eşliğinde yapılan dedikodular, gülüşmeler ve daha nicesi.. Hatıralarda kalacak onca söz. Çünkü bir anlık gaflet her şeyin sonu olabilirdi. Her başlangıcın sonu, her nefesin tükenişi, her selamın vedası, her ödülün cezası. Ölümün kıyısında yaşarken ölüme doğru bile bile gitmekti işte bu, verilen her nimeti her şeyi bile bile harap etmek.. 

Sevgili Yaşar dayım. Seni hiçbir zaman tanımadım, hatta görmedim bile. Bana sorarsan yaşını bile bilmiyorum ama sana kızgınım. Evet, her şeye rağmen, her zorluk ve mücadeleye rağmen pes ettin ve kendini yaşamaya layık görmedin. Yaşama ihanet ettin. Ve arkanda seni daima sevecek, sayacak aileni, bizleri geride bıraktın. Gerisini ancak hak bilir ama.. Umarım şu an gittiğin yerde mutlusundur. Her ne kadar olmaman gerekiyorsa da... 

Yeğenin Mesut'un kızı, Rüya
3 Ağustos 2024
KahramanMaraş/ Elbistan


"O nasıl işidi?" (KahramanMaraş Elbistan ağzı) : O da neydi
 




( Gaflet başlıklı yazı Rüya tarafından 4.08.2024 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu