Menfaat

Yaklaşık beş dakikadır ekrana bakıyordum. Sözlerin ardından yazıya dönüşen o harfler söküp almıştı sanki umudumu, sevgimi o ana, anlara ve yüreğe karşı sevgimi. Ellerim acıma dokunamasa da, hissedemese de onu, sanki gözlerim görüyordu. O kadar netti ki kalbimdeki sızısı.. Göğsümdeki ısı vücuduma iyice yayılmaya başlamıştı. Bu his ya çok sinirlendiğimde ya da çok üzüldüğümde oldurdu. Gerçi ben üzgünken hep sinirli olurdum belki karşımdakine belki kendime, o konuyu hala aşamadım. 

Uygulamadan çıktım ve telefonu kapattım. Gözlerimi yavaşça etrafta gezdirdim. Ağlamamak için kendimi zor tutuyordum, öylesine zor öylesine acı bir histi ki bu. Derinden derine öyle vuruyordu ki sızısı, her vurduğunda yere çalıyordu resmen. Dizlerimi karnıma kadar çekip yüzümü ellerime gömdüm. Tanrım, resmen üşüyordum. Ellerim donuyordu, bedenim üşüyordu, kalbim titriyordu, gözlerim yanıyordu. 

Onca hatırdan nasıl vazgeçebilirdi ki bir insan? Nasıl gönlü elverebilirdi de yolun ortasına atabilirdi bir anda? Hem de bir menfaat, çıkar uğruna güzel bir dostluğu hiçe sayarak!? Menfaat... Tabi ya, bunca zamandır bunun içindi demek. Her şey sadece kendi nefsini doyurmak ve eğlenmek, oynamak içindi. Karşılığında ise kendisine bir prim kazanacaktı. Oyuncağı ise bir hiç uğruna çöpe gidecekti. Oyuncak bendim, yine bendim, yine yeni yeniden bendim.. 

- Rüya!

Gelen tiz ses zihnimi tüm düşüncelerimden kopardı. Gözlerimi usulca ona doğrulttum, eski oda arkadaşım Meral ve Ayşe tepemde bana meraklı gözlerle bakıyorlardı. İkisi de önüme oturdu ve sorularını ard arda sıralamaya başladılar:

Meral: Ne oldu? Neden ağladın? 

Kahretsin! Ne zaman ağlasam burnum kıpkırmızı olur, gözlerim hafif şişerdi. Bu yüzden çok belli olurdu karşıdan. Burnumu çektim, inkar etsem bile inanmayacaklardı:

- Hiç.. 

Ayşe: Yok yok var bir şeyler. Anlat bakalım. 

- Yok bir şey. 

Bir süre sonra devam ettim:

- Aslında var, anlatmayı çok isterim.. 

Meral: E hadi, anlat o halde. 

O sitede yazılar yayımladığımı hatta yazılarıma gelen yorumları, seçilen yazılarımı da biliyorlardı. En yakın arkadaşım Esma da öyle. Orada tanıştığım yazar arkadaşımdan kısaca bahsettim, mesajları bile gösterdim:

Meral: Kaç yaşına gelmiş neymiş bu kadar derdi seninle? Ne bu böyle çocuk gibi trip atmalar? Hayır sevgilin falan olsa tamam bir şey diyemem ama sonuçta bir dost bu sadece. Ananın babanın bile karışmadığı bir yerde kim oluyor bu? 

Mesajları bir süre daha inceledikten sonra Ayşe de yorum yapmaya başladı:

Ayşe: Yani bundan sonra konuşmaya kalksan da zaten bir şey değişmeyecek. Hatta belki daha da kötü olacak çünkü sana tavrını çoktan koymuş. Ayrıyeten saçma sapan konular için trip atan biri bunu şimdi yapmasa başka zaman başka şekilde yapacaktı. Ve senden yaşça büyük olmasına rağmen?.. Baksana, sıkıntılı bir tipmiş zaten engelle direk. 

Meral: Engelle her yerden ve sakın üzülme. Şöyle düşün, bu bir kitaptı okudun bitirdin, kötü bitti ama "bitti". Sonuç olarak bitti ve sen de onu rafa kaldırdın yeri geldiği zaman başkasına satmak üzere. 

Ayşe: Kesinlikle. 

Her ne kadar acılı ve üzgün olsam da bu konuşma bana iyi gelmişti. Profiline girip " Bu yazarı engelle " tuşuna tıklamak bana her ne kadar huzursuzluk verse de yapmak zorundaydım. Tabi ki her insan hayatımızda kalmaz, kalamazdı. Ama siteye ilk girdiğim zamanlar yasaklı liste yerini gördüğümde "Umarım bu listede kimse olmaz.." sözümü hatırlamak üzücüydü.. 

Tabi ki onlar dışında anlatmam gereken bir kaç kişi daha vardı. Ertesi gün en yakın arkadaşım, kardeşim, can parçam Esmayı aradım. (Abartmıyorum gerçekten öyleyiz. Yakında nasipse onunla ilgili bir şiir paylaşacağım.) Yaklaşık yarım saatlik bir azarlamanın sonunda nihayet normal konuştu:

- Sakın onun için üzüleyim deme, kızım deli misin sen!? Zaten işin başından aşkın, anan baban da yanında yok hayatın zor, yoğun geçiyor bir de bu gereksiz için kafanı meşgul etme. Hayatta başka dost mu yok sana? Kala kala ona mı kaldın? Bir damla gözyaşına değer mi gözünü seveyim ya?.. 

Bir süre sonra devam etti. 

- Hele o benim bir karşıma çıksın "Aa kuş" diyip kafasına odunu geçirmiyor muyum! 

Keyifle kahkaha attım:

- Hah şöyle, gül biraz. Sen hep gül canım. Asla ağlama olur mu?.. 

Bir kaç gün sonra olayı iki yazar arkadaşıma da anlattım. Biriyle sesli olarak diğeriyle ise mesajla anlattım. Normalde kimseye anlatmam ama onlara güvenim tamdı, öyle de kalacaktı. :

- Engelle gitsin hiç uğraşma. Elbet Allah onun da hesabını verecektir. Sen sadece onun adaletine güven. Herkese de güvenme, herşeyini verme. Üzülme diye söylüyorum çünkü dünya sandığın kadar iyi bir yer değil.. 

Diğeri ise:

- Çok ayıp ya. Koskoca insan derdi neymiş bu kadar senle? Engelle gitsin. Ağzı bozuk insanlarla uğraşılmaz hele küfür edenlerle. 

Ben olsam ifşa ederim sitede. Fikir olarak yanlış anlarsın, karşı görüşlü olursun vs. ama küfür yakışmaz. Ettiğini bulur umarım.. 

Umarım dünyada art niyetli, menfaat uğruna insanların sevgisini kullanan tüm insanlar ettiğini bulur... 

Rüya
( Menfaat başlıklı yazı Hayat Işığı tarafından 22.10.2024 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu