BEN BİLMEM ŞEYH'İM BİLİR SİYASETİ
Sanıldığı gibi taliban, el kaide, ışid, kesnizani gibi örgütler, İslami örgütler değildir.
Bu örgütlenmeleri İslamiyet içinde sanıp -gerici, yobaz, cahil- gibi sözcüklerle tanımlamak bunları ödüllendirmek olur.
Arkadaşlar! Bu yapılanmaların tüm yaptıklarının genel sonuçlarına bakıp, asıl var ediliş sebeplerini ve hizmet ettikleri siyasi, dini ve ticari amacı görebiliriz.
Bunların hepsi de ABD, İsrail ve İngiliz üçlüsünün ortak İstihbarat unsurlarınca kurulup yönetilirler.
Bölgesel siyasi ve ticari dengeleri, bu istilacı devletler yararına olacak şekilde değiştirmek için faaliyet yürütürler.
Buna uygun siyasi, dini ve ticari amaçlar için kurulmuşlardır.
Yani birinci amaç, ABD ve İsrail yararına ekonomik ve siyasi yönlendirme yapmak iken, bunlara yaptırılan uygulamalarla İslamiyet dinini dünya insanlarınca en korkunç, ürkütücü, itici, vahşi ve lanetlenen bir din haline getirmek, hedeflenen ikinci amaçtır.
Düşünün ki bunların bazılarının suçlu saydıkları bir insanı TV ekranlarında canlı yayında boğazını keserek dünyaya sunmaları aldıkları emir gereğidir.
Onlara bu emri veren yabancı istihbaratlar, dünya insanlarının İslam dini hakkındaki olumlu düşüncelerini kökünden kazısın istemektedir.
Artık dünya insanı, Müslüman devletlerin parçalanması, aç bırakılması ve herşeyinin elinden alınması faaliyetlerine sessiz kalsın, işgalleri, istilaları haklı bulsun istenmektedir.
Bunda da başarılı olmuşlardır.
Bu siyaset, İslam ülkelerinin gelir kaynaklarına el koymak, İslam toplumlarının çalışmasını, üretmesini ve kalkınmasını kesinlikle önlemek siyasetidir.
Yapılmış olan da, yapılacak olan da budur.
-Ben bilmem şeyh'im bilir- kafa yapısı, iradeyi ve idareyi önce şeyhine, sonra şeyhin bağlı olduğu dış ülkeye teslimiyet içindir.
Şeyhleri ve siyasetçileri de buna uygun olarak, bir buçuk milyar Müslümanı, düşünmekten, araştırmaktan, bilimden, sanattan, üretimden uzak tutacak şekilde eğitmektedir.
Afganistan'ın, Pakistan'ın ve Bagladeş'in medreseleri, Kuran kursları böyleydi.
Artık Türkiye'nin tarikat ve cemaat yapılanmaları da maalesef böyle oldu.
Düşmanlar bundan fazla artık ne isteyebilir.
Topsuz, tanksız işgallerini ve soygunlarını tamamlamaktadırlar.
Bunun için İslam dünyası daha uzun yıllar iç savaş yaşayacaktır.
Kan ve gözyaşı yaşayacaktır.
Ve şu dakikada pekçok islam ülkesinde, tüm dini medrese, kurs ve okul yerlerinde Müslüman çocuklarına, -bu dünya hakkında, Tarih, coğrafya, matematik, tarım, ziraat, toprak, fizik, kimya, biyoloji, tıp ve tüm sanatlar hakkında hiçbir şey bilmemek-, dini erdem olarak öğretiliyor.
Sadece dua ve ibadet, birinci yaşam amacı yapılmıştır.
Müslümanlar, şeyhlerinden ve hocalarından duyduğu herşeyi Allah emri sanmaktadır.
Düşmanlar bundan başka ne isteyebilir.
Hz. Muhammed yıllarca işini gücünü bırakarak mağaraya spor olsun diye yada sadece dua etmek için gitmedi.
Düşünmek için gitti, akıl yürütmek için gitti.
O bölgede yaşanan toplumsal sorunlara çözüm üretmek için gitti.
Aklını en temiz, en tarafsız, en çıkarsız şekilde kullandıktan sonra, ürettiği düşünceler konusunda Yaradandan destek istedi.
Zihinsel iletişime geçmeye çalıştı.
Yani aslında dinin de temeli düşünmektir, akıl yürütmektir. Öyle olmalıdır.
Bu nedenle taliban, ışid, el kaide, fethullah ve diğer yüzlerce dini örgüt, ABD ile aynı taraftadır.
Onun menfaatleri doğrultusunda mücadele eder.
Hepsi de Müslümanlarla savaşır,
Milli devletlerle savaşır.
Türklerle savaşır.
İnsanlıkla savaşır.
Ama asla, ABD, İngiltere ve İsrail gibi emperyalist ülkelerle savaşmazlar.
KENAN ÖZEK' den Alıntıdır.
