…Allain Delon
O’ dur ki, artiz oluncaya veya edilinceye kadarki yaşam kesitinde çeşitli
cinayetlere bulaştığı ihtimali kesin polisiye soruşturamlardan geçmiş.
Sömürgelerden birine askere yollanmış ve kim bilir kaç kişinin kanına girdiği
belirsizlikten döner dönmez kız suratlılığını cam kalplilikle karışımlayıp
afişleyen sex erotikliğinin bol kazanç ve sayısız ödüllü şöhret getiren
makaralara sinama salonlayarak film gerdirip sardırmış..
Alain Delon O’
dur ki, kent boğumlu ve metalik kurmacalı bulvar butik reklam afiş teşhir dekor
çarşı marka dolaşımların sine vizyon hikayecisi olmaktan öte gitmeyen yüzden
çehreden gövdeden ve perdeden sarkıp düştükçe her şöhretlinin bilindik
refleksiyle alt tabakanın hep uzağında ve üstünde olmaya kendini duvarlaştırıp
izole eden lükste, konforda, sitede , villada, özel adalarda çekildikleri
asosyal inzivada insanlıktan çıkarak iyilik güzellik sivil toplumculuk
konferanslarında görünür kaybolur veya hayvanlaşırlar.
Romy
Schneider’ in tanıklığıyla eşcinsellik dahil her şekil sapkınlığa damga vurup
deneyen Alen Delon da depresif travmalara düşünce İntihar denemelerine
girişmiş, hayvan severliliğin artistlik yapan dükkanına atmış kendini
En nihayette
yeryüzü haksızlıklarını çelişkilerini zulümlerini vahşetlerini baskılarını
katliamlarını zorbalıklarını korkularını yağmalarını kaygılarını
çirkefliklerini yıkımlarını köklü sorunlarını ve kalıcı dengesizliklerini
şöhretin zirvesindeyken hiç bir filminde veya sivil hayatında adını dahi
anmayıp sorgulamayan….Alain Delon O” dur ki, her ilişki kurduğu sinema koltuk
numaralı kadınlardan doğmuş olan çocuklarına tıpkı kendinin anasız babasız ve
çocuksuzluğu örüp işleyen kendini tekrarlamak gibi sahiplenmeyip dehşet bir
cinnet sarmalının içine terk eden sadistin tekiymiş.
Ve Allain
Delon O dur ki karanlık salonların ışıldaklı renkli perdelerindeki kız
suratlılığının tam aksine çocuklarının daha ölmeden mirası için cinayet
tasarlayıp kendini ortadan kaldırmak niyetini öğrenince, ‘ yeter artık bozuldu
tadı kalmadı hiç bir şeyin , burda durup hiç biri olarak yaşamaktan bıktım,
köpekler mezarlığına gömülmek şartıyla öldürtmek istiyorum kendimi ‘ anlam
içerik ve özetiyle, tüm yaptıklarını ve yaşadıklarını hiç bir mutluluğa inanca
saygınlığa çevreye kültüre adlandırıp tanımlamayan çöpe atmış mezara gitmiş
kendi kendinden.
Nasıl olsa
günü vakti gelecek, bütün itibar onur saygı vicdan sorumluluk ilgi samimiyet
yakınlık ilişki be değer kavramlarında duyumlu duyarlı dünya hayatını
kendisiyle tamamlayıp bitirerek hiç kimse bir diğerine istisnasız ayrıcalıksız
ölüp gidecekti her insan . Sonra da günden güne daha az hatırlanıp anılmaysa
Ölüp gidecekti de, belirleyen şartlar ne kadar değişir dönüşürse dönüşsün
toplumunu dünyasını aklını fikrini bağını aidiyetini eğitimini dilini kültürünü
sevgiyle büyütüp hem derdi hem de sevinci ömrü hayatınca deneyimlediği sosyal
ilişkilerle yetiştirerek paylaşma kültürüne büyümüş karakterleşmiş insan
iradesi ve kişiliği gerekliydi insana.
Aşagıdaki şiir
ordandır …:
KERVANKIRANLARIN
GÜNÜZ ERTESİ.