her eylül akşamında
kah hüzün kah keder olurum
savrulan yapraklara adını yazarken
izbe sokaklarda çalan
meyhane şarkılarını sen bilmezsin
kah aklıma düşersin güz yağmurları gibi
eylül’e tutunan yüreğim bir başkadır
sen bilmezsin
sorma seni sana anlatamam
dinleme bir iki cümle kuramam
sorma anlatamam
sessizliğimdeki hüznün buğusunu
sen duymazsın görmezsin
selvi ağacından
düşen yaprakların solgun yeşilini
ıssızlığın mateminde seninleyim hatırlarada
kalbime sızı vurur erken ölümün mevsiminde
bilmezsin bilemezsin
kırk beş yaşındayım bu eylülde
duyamazsın
adını usulca kulağıma fısıldayan
hazan rüzgarlarını
sen küllerinle savrulurken maviliklere
beni ardında kalan eylüller mahvetti
her eylül her eylülde
adını yazarım martıların kanatlarına
selam eylül selam nilüfer çiçeğim….