Boşluğun Çizelgesi
Yerden göğe haklıydı.
Düşünülenlerin yararlılık ile alakası yoktu. Uyku da bir kaçış olmaktan
çıkmıştı. Her defasında tersleniyordu. Düşlerinde bile. Bildiklerinde yatan şey
her şeyi yutan belirsizlikti. Kendini zıpkınla vurmuşçasına acı çekiyordu.
Yalınayak yürüyordu çakıllar arasında.
“Bir çetele tutmalıydı.”
Belki de çiziktirdi. Zamanın
gülünçlüklerini madde madde sıraladı. Buna karşın fazlasıyla gülünçleşti.
Ortada çiğnenmiş bir benlik vardı ve sapkınlık kaşla göz arasındaydı. Elindeki
yegane zıpkını sivriltti.
Yalnızca kendini vurabilirdi.
Kendi kaçışını bile kurgulayamayan birinin düşüncelerinden ne tür bir yarar
beklenebilirdi ki?! Haksızlık uykusuzlukta debelenirken terslenmemek mümkün
müydü? Zaten oldu olası gülünçtür. Çiziktirilenler ise yalnızca bir çetele.
Yalınayaktı çıplaklık ve çakıllar
arasındaydı. Ödediği bedelde çilekeş bir tutum vardı. Akıl sır erdirmek olası
değildi. Kendinde bir yer işgal etmeyenin sonu belirsizlikti. Zıpkın buydu.
Anlar göllendi. Yerin haklılığı
göğe de aitti. Bu da tutumu çapraşık hale getiriyordu, bu yüzden anlar yalnızca
gölleniyordu. Yani kendinden çalıyordu. Ta ki kendinde(n) hiçbir şey
bırakmayana dek. Zaman zaman uykucuydu. Çift başlıydı haklılık ve yerleşikliğiydi
göksel düşlerde. Bu yüzden uyuduğu uykularda boğuldu. Haksızlığın uyumadığını
ise uykusunda boğulunca anladı.
Yalnızca kendine vuruldu. Kaçışı
bir tutsaklıktı. Kendi kaçışının tutsağıydı. Ne haklıydı ne de haksız. Ayrıca
yalınayaktı çakıllar arasında. Bir de fazlasıyla gülünç. Hababam kendini
çiğniyordu. Zıpkın ise kurgulayamadığı bir düşünceydi; belirsizlik en belirgin
tonlama.
“Uyuşukluk tutuculuğun
çizelgesiydi.”
Hayat bir boşluktur. Boşluğa
bakışı bu şekilde uyuşukçadır. Hayatlanan boşluklara bönlük akıyor. Kurtlanan
düşünceler sık sık havalandırılıyor. Çürümüşlük küfleniyor. Şeytani zevkler var
kursağında. Yitimlerin kaybı bunların üzerine damıtılıyor. Gülüşler isleniyor.
Kendinden çaldıklarından bir hayat
yaratmak istedi. Gözeneksiz bir hazneye tepeleme bıraktı. Boşluğun
doldurulacağı sanısı anların göllenmesine yol açtı. Akış bir tür kesintiyle
tıkandı. Yitimler başladı. Şeytani olan kurtlandı ve kursakta çürümüşlükle
tatlandı. Oysa havadar görünümdeydi. Karaya vuran gülüşler gibi. Bu ölgünlük
hayatın boşluğuydu ve is rengindeydi. Ne yer ne de gök haksızdı. Çiğnenen bir
kendilik kendi seçimiydi ne de olsa!
Yararsızdı düşünceler.
Uykusuzlukta uyuyordu. Zıpkınlıyordu saçlarına yapışan belleğini. Kendindeki
boşluğu kendinden çaldıklarıyla irileştiriyordu. Kaçışı belirsizlik ile
bilinmezliğin çizelgesiydi. Kendinden yana olmayanlardı zamanı gülünçleştiren.
Yazarın
Önceki Yazısı