Dua
Azrail kadar bile sabırlı değil insan
Her gün binlerce damla masum kanı akıtır
İsyana bulanmamış sessiz bir çığlık atsan
İçinde çok içinde, bir dua barındırır
Dertsiz çakırkeyflerin oyunu bin bir küfür
Gamsız soytarıların heybetli kara büstü
Şehrin son yangınında dilsiz bir âdem üşür
Kudüs’te zemheridir ateş her akşam üstü
Güneş gider ay gider, bulut gider su gider
İçinde çok içinde, sabır gider söz gider
Gece gelir sır gelir, cenin gibi öz gelir
Bir duanın sesinde, harlanmamış köz gelir
Aksa’da Müslümanlar başsız belaya düştü
Kubbeli şehirdedir cemaatsiz bir kervan
Dilsiz âdem çöldeki dipsiz kuyuya düştü
Altında çok altında kilitsiz kabirdir zan
Toprak altı ademe iki melek de gelir
Her sual bir sefayı gökyüzüne fırlatır
Derinden dile gelen bir inleme sesidir
Bebek gibi nazenin bir sem’i hatırlatır
Kaya gider kum gider, yaşlı gider genç gider
Derinde çok derinde, kemik gider et gider
Kitap gelir söz gelir, güneş gibi kor gelir
Bir duanın sesinde ışıktan bir nur gelir
Nurlu ışık önünde nefesler de kesilir
Hayali gözlerdedir ardı sıra koşulan
Elinde asasıyla şifa veren esirdir
Bir semanın altında buluşup konuşulan
Gül açar kuraklığa değinmemiş toprakta
Dal bitmiş su inmemiş, delik deşik batakta
Sağa dönsen pişmanlık, sola dönsen bir mezar
Üstünde çok üstünde, Hakikatten hesap var
Kemik gider et gider, toprak gider taş gider
Aşk gönülle secdede şeytan gider nefs gider
O gelir Rahman gelir, Sırat’a bir Ol gelir
Bir duanın sesinde Nebi’ye bir yol gelir
demir-ci