ben bir seyyahım
bilmem kaç
nar ve çiçek
bahçesinde dolaştım
durmaksızın seyahat ettim
mevsimlerin rüzgarlarıyla
savruldum maviliklere doğru
en iyisi hiç
sevmemekmiş üstad
aşk bile vazgeçmiş benden
en saf huzurdu ayrılıklar
hatta en saf sevgi
kimi kadına göre
ben bir serseriyim
en sevdikleri türden
kimine göre ise karanlığın
ta kendisi
evet üstadım en iyisi
başka diyarlardan da
sevmemek gerekmiş
en iyisi
gördüklerimi sorarsan
üstad
öyle kadınlar tanıdım ki
yaptıkları tek şey
dudaklarında yüceltiklerini
hançerlemek ilk fırsatta
gezdim çiçeklerin bağrında
vefasızlık ların ortasında
özgürlüğün zevkini tadarken
şimdi ise benden nefret ediyorlar
sanki tüm çabaları
nefret etmek içindi
ama aynı gecede
hepsi birbiriyle
savaşa düştü
üstlerini açtılar aşk adına
uyandırmak için nemrut ateşini
günahkar bedenlere dönüştüler
oysa ki şair tek bir ışık görseydi
seyyah olmazdı düşmezdi yollara
masalarda yaşıyorlardı
güzel gözlü alev dudaklı kadınlar
kadehlerin valsında
gizemli bir ritimle
gülüyorlar
ya da ölüyorlardı
gizlice içten içe
simaları farklı olsa da
gözümde
hepsi aynı görünüyordu
ve hepsi bir siluetti
gözlerimi gözlerken
bazıları kendi yolunu arıyordu
şarkılar söylüyorlardı dudakla
gözlerden damlalar düşerken
üstad burada bu son durakta
bu son gezdiğim şehirdeyim
ıssızlıkta
ve yüreğim
olduğundan daha karanlık
nar ve çiçek bahçeleri arasında….