Mars’ım Ben, Dünya’yım Ben, Kırmızım da var Mavimde aynı zamanda Yeşilim
de var Sarımda. Altın orantım da var, hayat enerjimde, Pİ’yim Ben.
Zaman içinde zaman. Geçmişten gelen notlar. Dört kitapta da aynı
duygular, aynı anlatılar var onun adı ‘SEVGİ’ ve ‘IŞIK’ ve ışığı gördüm.
Gökteki yıldızlar sana anlatmadı mı? Nerde bakarsan oradayım aslında. İçindeki
seni görmeye başladığında. Sözlerim güzel anlaşıla.
İşte hayat izleri ve meşalesi başparmağındaki özel çizgilerdedir aslında.
Özel çizgi nedir? Karmaşık mı olmalıdır? Yoksa Düz ve kararlı. Net olmalısın
hayata, kendine ve yakınlarına. Hatalara hata olarak bakma hepsi birer
öğretidir aslında. Al, kabul et ve onayla. Yaşananlardan dersini aldığında
gülümser gün sana ve etrafına. Çünkü sen gülüşünle ışıldarsın. Gülüşünle
aydınlatırsın çevreni. Gülüşlerin arasında kuşlar neşe saçar, kanat çırpar. Bir
kuşun kanadında koca bir dünya vardır. Nasıl insanlar uçmayı öğrendi onların
sayesinde değil mi? Birileri baktı ve gördü. Nasıl baktığınla alakalıdır
dünyan.
Benim hikayem doğduğum
gün başlamadı, annemin karnına düştüğüm o gün başladı, tıpkı senin gibi. Sizin
gibi.
Kendimi tanıma
yolculuğumda yaptığım herşey eleştirildi, yapma dediler, hayal kurma, onu yapma
sen kızsın, bunu yapma ayıp olur, sus sesini çıkarma, karşı koyma, çok konuşma,
sen neden onu koruyorsun koruma, sana mı kaldı bu düzeni düzeltmek.
Evet belki düzeni
düzeltemem fakat bel ki birilerinin hayatına dokunabilir ve yaşamını değiştirmesinde
etken olabilirim. Kolay olacağını kimse söylemedi fakat imkasızda değildi,
Mükemmel değilim çünkü mükemmelliyetçilik mümkünün düşmanıdır. Mükemmel de
olmak zorunda değilim.
Burada sizlere sesimi duyurmaya çalışıyorum dünyanın her bir bireyi.
Hepimiz aynı yaradılış gereği yaratıldık SEVGİ üzerine. Fakat zaman içerisinde
kendimizi unuttuk. Zamanın koşuşturması arasında kendimizi kaybettik. Birer
anne ve birer baba olduk. Fakat hep korktuk. Babalar kızlarının kötü yola
düşmesinden, anneler erkek evlatlarını kaybetmekten korktuk. Babalar
kızlarınızın kötü yola düşmesinden korktunuz da neden henüz 12 yaşında
evlenmesi için 60 yaşındaki adamlarla evlendirdiniz, peki ya siz anneler
gelinlerinizi kızım diyerek sevip saçlarını okşayıp evlat olarak kabul etmediniz
de oğullarınıza düşman ettiniz. Hiç düşündünüz mü kaosunuz neden?
Anne karnında başlar ya yaşam. Anne karnına düştüğünüz o gün başladı
aslında hayat hikayeniz. Babalar eşlerinizi merhametle, sevgi ile sevmezseniz
nasıl size sevgi dolu çocuklar versin ki. Eşim diyorsunuz, karım ama onu
merhametle sevmiyorsunuz. Onu dövmeyi marifet sanıyorsunuz. Çünkü öyle gördünüz
ve duydunuz. Kadının sırtından sopayı, karnından sıpayı eksik etmeyeceksin.
Yahu kadına spoayı vurdun üstelik çocuğuna da sıpa diyerek daha doğmadan
eşşekleştirdin. EEE sevgi tohumu da ekmedin. Daha anne karnında dayak yiyen
çocuk doğmadan kız mı olsun yoksa erkek mi olsun bilemedi ki. Kız olsa 12-13
yaşında evlendirilecek 60 yaşındaki adamla , evlenmese evden kaçsa suç ya kötü
yola düşerse değili mi vurun öldürün gitsin ama kim öldü senin meyven ve bu
meyveyi sen öldürdün. Kabullenmedin sevgi ile ekmediğin tohumu. Doğdu nihayet
ama baktı bir şeyler ters gidiyor kız çocuğu ama erkek gibi davranıyor, erkek
ama kız gibi davranıyor kimlik değiştirmesi gerekiyor ama babayı çok seviyor. O
kadar çok seviyor ki anlatamıyor meramını çareyi babayı reddetmekte buluyor
çünkü biliyor ki babayı reddetmezse zarar görecek, sosyal statüsü zarar
görecek. Dünya hali işte laf söz dönecek. Çocuk toptan kurtarayım bari varsın
babam benimle görüşmesin diyor. Varıyor kendine başka bir yol arıyor. Gidecek
başka bir kapı, sığınacak başka bir dal. Kimbilir yol ayrımı nereye varıyor.
Yürü kuzum yolda yol görünür. Küçük mutlulukların var senin yakala ve kucakla.
Kimbilir daha seni ne mutluluklar bekliyor.
Baktın mı, şöyle güzel güzel, özel özel bakacaksın. Sevdin mi yürekten
seveceksin. Öldüresiye değil. Serbest ve özgür bırakacak kadar çok seveceksin.
Sen özgür bırak. Dönerse bilki seni çok sevmiştir. Kıymet ve değer vermiştir.
Beni çok sevme ama saygı duy. Saygı sevgiyi getirir nasıl olsa. Kocanı hapse
gönderecek kadar sevme kadın, sen de be adam öldüresiye sevme. Özgür bırak.
Kuşun kanadında gezdir onu. Kol kanat ger ama öyle sıkı sıkıya değil, hür
iradesi ile gezdir. Görsün dünyayı. Yaşasın hayatı ve bilsin eğriyi doğruyu.
Hatalar biz kullara mahsustur. Hata yaparız elbet fakat bilmeliyiz ki bunların
hepsi birer ders, ödev. Ödevini iyi çalış çocuk başarırsan feza senin. Ama eğer
başaramazsan zelzele ile yutar karanlıklar atar kör kuyulara da çıkacak yolu
bulman zaman alır.
Işılda gün gibi etrafına. Zaman görecelidir nasıl olsa. Nuh’un tufanını
unutma. Tufan çıktığında yanında ne getireceksin, ne götüreceksin. Sevdiklerin
o gemi de olmadıktan sonra. Sadece saksağanlar mı olacak yanında. Peki ya aşkı
gözlerinde gördüğün insan hani nerede. İnsan yahu insan. Gerçekten etrafında
dönen, seni korumadığını, kollamadığını, kol kanat geremediğini düşündüğün
insan. Bak ona. Şöyle gerçekten bak. Nasıl da çırpınıyor sana. Kanatlarını
açıyor koş kollarına. Güvercin gibi ol. Yeri geldiğinde dövüş tatlı tatlı,
dilin var senin aslan değilsin ya. Dilini yontmayı da unutma. Kalp kırarak
değil, sevgi göstererek yumuşar. Islat arada gözlerini ve sil onun omuzlarıyla.
Başını yastığa yaslar gibi yasla. Korkma dokun ona. Korkarcasına. Ürkek bir ceylana
dokunurcasına. Titresin kalbin üzecek olmanın ve hasretin derin kokusuyla. En
iyi hediye nedir bilir misin aslında? Ona koca bir dünya sunduğunda. Kısrakları
severim neden bilir misin? Hoyrattır. Doğada yetişir ve özgürce rahatça gezer,
nereye gittiğini, ne yiyeceğini, nasıl davranacağını bilir. Peki ya o kısrağı
dizginleştirmeye çalıştığında ne olur bilir misin? Ürker, korkar, baş kaldırır,
kaçar ve bakar. Güven verirsen ona. Yaklaşır, uysallaşır ve Nalı ile atar
imzasını toprak anaya. Eğer başını şimdi geçir iplerini başına ve koş
alabildiğince onunla koca bir dünyaya. Gezdirir seni, öğretir, bir olur, beden
olur, kalbi atar seninle an’da olursun onunla. Üstünde olmak zevk verir. Huzur
verir. Nefes verir. Yüzünü yalar rüzgar sevgiyle okşar yanaklarını ve öpücüğü
kondurur alnına, bakar gözlerinin içine ona en değerli meyvesini sunduğunda. Işık
taa derinlerdedir. Gözlerinde görür aradığı şeyi . Bak, Gör, Duyumsa, Hisset,
haydi kımılda. Öp kızını doya doya. Okşa saçlarını sarıl hissettir işte babası
burada, yanı başında. Hükmeder dünyaya kendine bir şey olursa.
Babalar; Kızlarınızı koruyun , kızlar baba evinde güzel ve özeldir.
Analar, Oğullarınızı sevin onlara sevgiyi öğretin. Büyüdüklerinde aynı sevgiyi
onlarda etraflarına yaysınlar ki gelecek nesillerin tohumları güneş gibi
parıldasın, ışıldasın. Sevgi tohumları ekin dünyaya ve karşınıdaki aynaya.
Gülümse çünkü senden başka yok bu dünyada. Aynana dön bak lütfen ne güzel
yatmış yaradan ve sana sevgi ile büyütmen için evlat vermiş. Sen sevgini
vermezsen eşine, eşin karnındaki çocuğa nasıl versin. Nasıl ışıldatsın
gülüşüyle karnındaki çocuğu ve çocuk gerçek kimliğini nasıl bulsun. Sen sahip
çıkmazsan eğer nerden bilsin yerini yurdunu toprağını ve huzur bulacağı
çiftliğini. Atların olduğunu, nehrin aktığı, ağaçların olduğu o şahane evi
nasıl bulsun. Yolunu kaybetmesine izin verme. Bugün kalk ve yaklaş evladına,
bekleme ne olur bekleme. Zaman daralıyor. Gemi kalkmak üzere belki de 5 dakika
kaldı kim bilir. Anonslar çalınıyor. Haydi gümbür gümbür geliyor geçen zaman.
Kımılda kalk daha ne duruyorsun ara. Git yanına, ortada buluş, dinliyorum
evladım derdini de. İç acı kahvesini. Dinle zehir zemberek dilini sonra kalk
sarıl, okşa saçını, yanındayım, buradayım, seninleyim deme yüreğini göster.
Sonra ona öğret kendi toprağını nasıl ekecek, biçecek ve büyütecek. Narları ver
eline. Marsın kırmızısı, dünyanın mavisi, yeşili ve sarısı da var hatırla ve
anımsa Altın orantım da var, hayat enerjimde, Pİ’yim Ben. Benim Ben işte
burada.
*