Bir içimlik miydi aşk,
hani şiirin hibe ettiği sessizliği
mintan misali üstüne geçiren
bir imgede mi saklıydı sır
ve o devasa dehlizin karanlığına
sığınan mıydı şair
yoksa sıradan bir laf cambazı mı
lalden tükettiği ömrün
gamlı notaları ile istişare eden
bir bültenin de alt yazısına denk
gelen
bir kahraman misali
şahlandığında kalem
ve ah etmeden yaşamın ukdesinde
saklı bir akit gibi
ya da bir hutbe meali
köpük köpük denizin köpüren
dalgalarında
varsın olsun hezimete uğrayan bir
tayfun
bir de vurgun yedi mi yüreği
ve işte uğultunun meddücezri
aşkla hatmettiği yolu ve Rabbine
dönük
yüzünde huzura kavuşacakken
ruhu elinden kayıp giden ömre değil
yalnızlığına şerh düştüğü her şiiri
evladı bildiği, bir yetimin diyezinde
bir öksüzün hüznünde
hüzzam makamına sarılı
bir aşk gibi
derdest edilmiş gölgesinden dahi
şüphe duyan
bir rüzgârın iniltisinde baş veren
her tohumu aşk bildiği
aşk b/ellediği
yoldan çıkmamak adına
baş koyduğu imana ve umuda
eşlik ederken şairin ve şiirin her
zerresi
ne de olsa dönüşü olmayan bir yoldan
ve de aşktan
feragat etmemek adına
ruhunu ıslah eden bir derviş misali
zikrine bandığı fikrine eşlik ederken
sefil kalemi…