Dildare
Bilinmezin
pusulasında
Hırpalama
Yaralama
Yıpranma ve
kırılma noktalarından ucu açık bir sınır
Öyküsüz
kavşaklar gibi rehin düştüğü fenadan
Birbirine denk
düşmeyen yabancı hayatların işlediği
Ve devre dışı
kalmış bir telefon kulübesi gibi yaşamdan yitik , zamana yenik
Meraklısı ve
seyircisi çok
Ama yalnız..
Sadece ıslığın
çığlığına bahçe bahçe sonbahar
fotoğraf
çerçevesi ıssızlık duvarlarıyla konuşan
Kınından
çıkmış
Buğulu camlara
, buzlu pencerelere
Yayılıp çöken Karanlığın
ağırlığı kadar büyük
Ve taşınması
zor yalnızlığa terkedilmiş kimsesizliğin
Ördüğü
ilmeklerle sızısı iliklere işleyip fitil fitil her yeri kavrayıp kaplayan
Bilenmiş
çekilmiş kızgın Kör bıçaklarını
İçten içe
derinleşip sancıyan ağıtlar ve acılar hükmünde kendini zifir zindanlarda
bulduğun
Tutsak bir
müebbete azap giyip gün sayarken sessiz yabanlardan ve ıssız odalardan sökün
edip gelen çırpınış
Tuzdur, acıyı
acıyla bastıran yaradaki saçın dökün
Viranelerde
gün soğur
İzler silinir
Ayran ekşir
Yollar yollara
sapar uzaklaşır
Her gelen
öylesine uğrar gider, konar göçerlere hancıdır sonbahar
Eşiklerden
sokaklardan yokluğa ve yoksuluna sonsuz yitiklerden çağrılmış yakınlığıyla
Şavkıyan ay
ışığı değil de sanki annendir
Ecem
gülümseyişleriyle titreyen kanatların dildiresinde sarılıp kucaklaşmaya sana
Hasretini
sıcaklığını
Sende yaşayıp
seninle taşıyan
Seyfi Karaca……
Eylül/24
(
Dildare başlıklı yazı
Yeldegirmeni tarafından
26.09.2024 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.