
Askıda Sallananlar
Acı
Ama Gerçek:
Hayal mi, gerçek mi, bir türlü çözemiyorum. Düşe yatsam
bile böyle bir hayatı görebileceğimi sanmıyorum. Şu medya, şu gazeteler ve şu
paralı borazanlar. Kısım kısım olmuşlar: bir kesim hükümran, diğer kesim
muhalefet. Bir de meclisimiz var değil mi? Sözde millet iradesinin tecelligâhı!
Aman ne irade! Küfür, hakaret, kavga kırıla gidiyor! Millet adına karar alacak
bu kelli-felli beyler! Vallahi elbise giydirilmiş bu kalaslara illet oluyorum.
Merak ediyorum, bu kelli-felli vekiller, bu halleriyle nereden kopup gelmişte
bizim adımıza karar alacak! Memleketi kimlere emanet etmişiz de haberimiz
olmamış! Yıllara sığmayan hatalar silsilesinin sonucunu yaşıyoruz. "Her toplum
ektiğini biçer" derler, doğrudur. Hak ediyoruz!
Tüm rezillikleri allayıp pulluyorlar paralı borazanlar!
Hayatın çekilmezliğini! Açlığı ve sefaleti! İntiharları ve beyin göç lerini! Ve
dahi sığınmacı göçlerini “hicret” diyerek. Ve “ensar-muhacir” diyerek! Din hiç
bu kadar siyasete alet edildi mi? Evet bir dönem edildi. Din hiç bu kadar
ticarete alet edildi mi? Önceden de ediliyordu, biliyorum ama bu kadar değildi.
Din, hiç bu kadar yobazların eline terk edilmiş miydi? İşte buna hayır diyeceğim.
Hatırlamıyorum! Din saygı ister. Samimiyet ister ve içtenlik ister. Din, dilde
değil, özde benimsenmeli. Din diye diye fakirlik kutsandı! Fukaraya cennet bahçesi
gösterilirken, cehennem yaşatılıyor! Peki, bu din bezirgânları nerede yaşıyor
acaba? Onlar, dini ticarileştirdiği için bu dünyada cenneti yaşıyorlar. Hem de
şatafatlı hayatlarını ekranlara taşıya taşıya ve dahi göbeklerini kaşıya
kaşıya! Yanılıyor muyum acaba?
Düşünmek, sormak, akletmek insanların vicdanından ve dahi akıllarından silindi. Yerine; “biat et, rahat et” anlayışı yerleştirildi. Şükürler olsun ki; biat ediyor, şükrediyor ve cehennemi yaşıyoruz! Ne de olsa Yüce Allah fakirleri çok seviyor ve fakirleri cennetinde ağırlayacak! Ya bu dünyada cenneti yaşayanlar? Onlar da mı cennette ağırlanacak acaba! Bu pek adil olur mu sizce? İki dünyada da cenneti yaşamak! Hem de harama besmeleyle kaşık sallayanlar! Vallahi bu iş biraz komediye dönüyor! İnsan aklıyla da ciddi şekilde alay ediliyor! Fakirler için toplanan onca paralar bir bakıyorsunuz birilerinin cebine girmiş! Yaşantılarına bakıyoruz, şatolarda yaşıyorlar. Birden fazla eşleri var ve çok mutlular. O da yetmedi devasa holdingleri var! Bu kadar kazancı nasıl kazandılar acaba? Onca paraları, din uykusuna yatırdıkları insanların cebinden alıyorlar. “Camiye yardım. Endonezya’daki camiye yardım! Şu vakıflara yardım, bu vakıflara yardım filan…
Cuma namazları sonrasında
toplanan onca paralar, acaba kimlerin cebine giriyor da haberimiz olmuyor? Bilen
biliyor tabi! Hiçbir Cuma namazı sonrası bir gariban için para toplandığına şahit
oldunuz mu? Fakir bir gencin evlenmesi için katkı olsun diye para toplandığına
şahit oldunuz mu? Vatan görevi yapmak üzere yola çıkan bir garip gencin cebine
para koymak için para toplandığına şahit olanınız var mı? Ramazan aylarında kaç
fukara ailenin evine erzak gönderildi? Evet, bir takım yardımlar gönderiliyor, inkâr
etmemek gerek ancak bizzat şahit oldum ki, kolilerden çıkan gıda maddeleri
kurtlanmış, çürümüş! Yani atılmalık olmuş gıdalar! Şimdi sorma zamanı geldi:
Nerede kaldı Müslümanların sosyal adaleti ve dayanışmayı sağlamak amaçlı o
kutlu söz! “Komşusu aç iken, tok yatan bizden değildir” sözü. Gece-gündüz namaz
kılanları, bir çuval sakalıyla yalan söyleyerek ticaret yapanları görüyoruz!
Camide toplanan paraların tövbekâr ve hacı olma şerefine erişen bir kumarbaz
dernek başkanının cebine nasıl girdiğini. Bu tövbekâr hacı dernek başkanı;
yeniden dernek başkanlığına aday oluyor ve yeniden başkan seçiliyor! Akıl alır
gibi değil! Allah aklımızı korusun! Allah, tüm dümenleri gördüğü halde işi
ehline değil de kumarbazlara veren cahil-yobaz camii cemaatine akıl-fikir
versin! Ezberci din anlayışının hazin sonucu!
“Her insan ektiğini biçer” derler ki, doğrudur. Kandırılmış,
aklı düğümlenmiş bir kesim halk kitlesi, fakirliğin-yoksulluğun ve dahi
çaresizliğin zirvesine çıkmış durumda. Çıldırmalar, intiharlar, yalanlar,
talanlar, iftiralar, hırsızlıklar, rüşvetler, cinayetler! Çoluk-çocuk demeden
Kuran kurslarında çocuklara sıralı halde cinsel taciz ve tecavüzler inanılmaz boyutlara
ulaşmış! Elhamdülillah Müslümanız!...
Derken, bir de bakıyoruz ki, askıda ekmek! O da yetmedi,
askıda ilaç! O da yetmedi, askıda patates-domates-patlıcan vs! Tüm temel gıda
maddeleri ve ilaçlar askıya çıkmış, gelin kız gibi “beyaz atlı prensi”
bekliyor! İnanılır gi-bi değil! Bu rezaletler üzerinde biraz düşünürsek eğer;
tüm bu gayri insanı hayat şartları ve tarzı, insanlığın aslında askıya
çıkarıldığının vesikasıdır vesselam. Böyle hayata “gel gel” yapanlara hayırlı
olsun vesselam…