SİZİN
HİÇ ÇOCUKLUĞUNUZ ÖLDÜ MÜ
Her
hikâye kendince acı
Her
hikâye diğerine yabancı
Yabancılaşan
bir dünyadayız velhasıl
Merakımdan
soruyorum şimdilerde
Sizin
hiç çocukluğunuz öldü mü?..
Her
okul başlangıcında
Ağlayan
ayaklarla koştum sınıfa
Hiç
takdiri takdir etmedi beklediklerim
Sevindiğimde
azarlandım
Azarlandığımda
yalnız kaldım
Dudaklarım
gülmeyi öğrenemedi bu yüzden
Gözlerimin
içinde açmadı çiçek bahçeleri
Uykularımı
bile bölerken korkularım
Sorarım
size
Sizin
hiç çocukluğunuz öldü mü?..
Uzaklara
yabancı özlemler büyütürken
Gurbete
düşen oyunlarım
Ellerimi
tanımayan oyuncaklarım vardı
Evine
yabancı yüreğim
Kendine
öksüz zamanlar yaşadım
Öteden
beri yetimdi duygularım
Sonra
Acımasız
hırsızlar dadandı hayallerime
Hayallerim
bile çalınırken sorgusuzca
Sorarım
size
Sizin
hiç çocukluğunuz öldü mü?..
Kardeşlerim
kanatlarımda ağlardı
Garip bir
sahiplenişle sarardım kollarımı
Kollarım
nereden bilecekti onları kolladığını
Kapı
arkalarında korkuları aralarken
İçimizde
kanayan sızılar çoğalttık
İyileşmeyen
yaralar hiç kabuk bağlamazken
Sorarım
size
Sizin
hiç çocukluğunuz öldü mü?..
Hiç
kimse sormadı adımı
Sokakların
sahipsizliğiyle arkadaşlık yaparken
Gözlerimi
kapadım
Acıkmadım
Susamadım
Oturduğum
hiçbir sofrada
Sevgiyle doymadım
Sevgiye
doyamadım
Öldüm
desem bile anlatamazken
Hal
böyleyken sorarım size
Sizin
hiç çocukluğunuz öldü mü?..
Âdem
Efiloğlu